29 Ekim 2007 Pazartesi

MALATYA MANZARASI


Haftasonu Malatya'daydım. Hava da bir o kadar güzeldi hani. Yol manzarası süperdi. Yeşilin, sarının, turuncunun, kırmızının, kahvarenginin her tonunu görebileceğiniz ağaçlara masvavi gökyüzü eşlik ediyordu. Sonbaharın geldiğini çağrıştıran sarımtırak harika bir manzara eşliğinde yolculuk yaptım. Bol oksijen soludum, gözlerim temizlendi manzaranın güzelliğiyle, beynim resetlendi. Sık sık bunu yapmalıyım galiba. 3,5 saatlik bir yolculuk ama güneyden doğuya uzanmama rağmen yeşilin ve manzaranın değişimi dikkat çekiciydi. Kuru ve çıplak dağ manzarası yerini yeşile ve yol boyunca şırıldayan suya bırakıyor Malatya'ya yaklaştıkça. Yıllarca uzak kaldığım yerleri seyrederken, gidiş gelişlerim geçti gözümün önünden. Bir zamanlar çocukken otobüs ile içinden geçerken ürktüğüm tünelden 140 km hız ile kendim geçiyordum. Bir taraf uçurum bir taraf dağ olan virajlı yolda ne korkardım ya şöför kaydırırsa ya yuvarlanırsak diye hesap ederdim hep. Ne çocukmuşum üzerime vazife olmayan şeylere o zamandan stres yapmayı öğrenmişim.
Tiger evde yalnız bayağı sıkılmış. Etrafı tiftiklemiş biraz bu yüzden. Eve girer girmez ne kadar yaramazlık varsa tek tek yaptı. Mutfakta durmama sinir oldu ha bire miyavladı salona gitmem için. Biraz klima açtım ona iyice mayıştı şimdi mışıl mışıl uyuyor huzurla. Ara sıra burda olup olmadığımı kontrol ediyor. Benim yokluğum onu çok sarsıyor bağımlı kişilik oldu çıktı.
Çok yorgunum çoookk.
Gidip Tiger ın yanına kıvrılayım bende

25 Ekim 2007 Perşembe

ANTEP'TEN BİR ŞEHİT GEÇTİ




Salı günü Ulu Cami de kalabalık insan seli ile uğurlandı şehit "Kahrolsun PKK" sesleri eşliğinde ve dualarla. Yer gök kıpkırmızıydı bayraklarla. Trafiğin alt üst olmasına ilk defa gerilmedim. Bir parça E-5 trafiğini hatırlattı bana bir kez daha hüzünlendim. E-5, çevreyolu...
PKK yı adi bir canavar gibi hareket etmeye yönelten çok sebep var denir. Yok yahudiler, yok bölünmemizde menfaati olan diğer devletler, yok Irak. Peki bu vatan topraklarında yaşayan ve ekmeğini yiyen, okulunda okuyan, kurumunda çalışan hainlere ne demeli. Haklarını aramak için dağlara çıkmanın, adileşmenin, hainleşmenin yolunu inlerde arayanlara, beyinleri gelişmemişlere ne demeli. Onları elleriyle, dilleriyle, kalpleriyle destekleyen sapıtmışlara ne demeli. Aramızda ellerini kollarını sallaya sallaya dolaşıyorlar bilirsiz, biliriz, rastlamışsınızdır. Onlarda en az dağdakiler kadar suçlu ve azılı katiller.
Tek teselli var oda; küçük meseleler küçük mahkemelerde, büyük suçlar ise büyük bir mahkemede halledilir. Dünyada yeterince cezanızı bulamasanız bile muhakkakki ebedi alemde bulacaksınız, en büyük mahkemede. bakalım hainliğinizin size ne faydası olmuş. Çok yazık henm dünyada olmayacak hemde ebediyette. Bu, güneşin aşikarlığı kadar nettir.



Başka söze ne gerek son söz kafidir;


"Zalimler için yaşasın Cehennem"

23 Ekim 2007 Salı

GAZİANTEP'TE YAŞAM (II)


YEMEKLERİ;
Antep yemekleri başlı başına geniş bir kültürdür. google'a Antep kelimesini yazdığınızda %99 yemek içerikli siteler çıkar. Kebap, Antep'te olduğu kadar hiç bir memlekette menüye bu kadar sık girmemiştir. Pazar günleri kebap fix menüdür. Her balkonda mangal yada barbekü kendine ayrılan yerinde hazırol şekilde beklemektedir. Tavuk kebaptan sayılmamaktadır tatmin edicide bulunmaz. Şiş kebap, patlıcan kebabı, soğan kebabı revaçtadır. (%100 Koyun eti kullanılmalıdır)

Hemen her türlü yemeğe et girmelidir, yoğurtlu yemekler dahil. Sebze yemekleri etsiz pişirilmez pişirilirse yenmez. Kendi tabirleriyle dışarılıların yemekleri ise hiç yenmez. (dışarılı; antepin hariçindeki diğer memleketler uzaylılar dahil :) Yemek yapmak bir şölendir hele birde davetlerde, bayramlarda, özel günlerde.
Antep dışında baklava yiyenler baklava yediklerini zannetmesinler. Yedikleri sadece şerbetli bir tatlıdan ibarettir. İtiraf etmeliyimki gerçek baklava Gaziantep'te yenir, gerçek kadayıf burada tadılır. Sütlacı bile zerde denilen sütsüz pirinç tatlısıyla sunarak farklılık oluşturmuşlardır. Dedim ya yemek burada bir şölendir, bu yüzden zayıf kalabilenlere hasta gözüyle bakılır, beslenememiştir. Yuvarlama bir antep icadıdır başka bir yerde rastlanamaz, zaten Antep halkından başka hiç bir halk toplanıp saatlerce nohuttan daha küçük boyutta toplar şeklinde yuvarlama yuvarlamaz. Bayramlarda buraya has bir çeşit kurabiye yapılır baklava evde açılmaz hazır alınır. Bayramlarda sabah kahvaltı yerine çok ilginçtir ki pirinçten yapılmış yuvarlama ile pirinç pilavı yenir. Olurda yuvarlama yeme fırsatınız olur sakın olaki yuvarlamaya çorba terimini kullanmayın. Saatlerce uğraş verilen bu yemeğe çorba demek küstahlık addedilir.
İnce bulgurdan yapılan yoğurularak yapılan bir sürü kısır türü vardır. Buna köfte denilir ve acı ve salça sevenler için çok lezzetli bir yiyecek türüdür.
Yemek çeşitleri hem zengindir hem lezzetlidir ama önce alışma süreci geçirmeniz gerekir çünki damak lezzeti çok farklıdır. (aşırı ekşi, arşırı acı, aşırı salçalı, aşırı yağlı)
Dolma neredeyse gün aşırı ve bir kazan yapılan milli bir yemek haline gelmiştir. Helede kuruluklardan yapılan dolmalar çok lezzetlidir. Antep dolması yemeyenler bence çok şey kaybediyorlar.
Yemeklerin bir kaç tanesinden bahsedebildim aksi halde sayfalar sürebilirdi.
Şimdi bu yemeklerden yemeyip de insanlar Antep'te nasıl ince kalabilirler?





20 Ekim 2007 Cumartesi

GAZİANTEP'TE YAŞAM (I)

Özkültürlerine tavizsiz bağlı memleketleri Hindistan, Japonya, Çin vs olarak biliriz ama ben listeye bir memleket daha eklemeliyim o da Gaziantep. Yaşam tarzları tamamıyla diğer illere açıkara fark atar bence. Gezmeleri, yemekleri, doğumları, düğünleri, cenazeleri, temizlikleri, giyimleri dahil olmak üzere kendine özgü kural kaideleri vardır. Bu geleneksel yapıyı yaşatanlar çoğunluktadır. Eklenecek çok şey olabilir ama bu kısaca dışardan gözlemlerimle sınırlıdır. Karşı gelenler ise şiddetle kınanır :)

LİSAN
Lisanları, Antep ağzı denilen bir lehçe olup ilk duyanlar anlamakta zorluk çekebilirler. Yolda gördüğünüz oldukça şık ve süslü bir bayandan duyacağınız şive sizi şaşkına çevirebilir. Şive yaygın olarak kullanımdadır.
öR;

-Kele bacım Heyriyenin oğlu netmiş biliyn mi?
- Be' kele heyr işşallah
-Yıraak ola. aha beyyle gollarından omuzuna döğme yaptırık
-Başıma daş, kiş kiş ola onu nerden akıl edik kele, gençlerede heç höküm geçmey
(gerçek bir diyalogtur)

GİYİM KUŞAM
Güzelce giyinip tesettüre! bürünen evli bir bayanın dudağındaki kıpkırmızı bir ruj da buraya has bir kültürdür!.
Ten hangi renk olursa olsun saçlar hep sarıdır. Meç denilen bir moda vardır. Sanırım şimdinin röflesi. Evlenecek kızlara hemen meç yaptırılır bundada yaş sınırı yoktur çünki meç güzelliğe güzellik katar. Boylar standart 1.55, kilo ise boy kilo oranının normal rakamının kesin iki katıdır. Normal olanda budur buraya göre çünki gözler buna alışmıştır zayıf uzun boylu insanlara ise acıyarak bakılır. Bu denli zayıf olmasının nedeni maddi veya manevi bir hastalığa dahi dayandırılabilir Allah korusun. Anlaşılacağı üzere ideal boy ve kilo kavramı burada tamamen bilinenin aksinedir. Boncuk ve pul piyasasının yüzde ellisi bu memlekette kullanılıyordur. Hatta hazır alınan eteklere ceketlere dahi hemen boncuktan puldan çiçekler yapraklar işlenir hemen pırıltılı hale getirilir. Tabi bu ev hanımlarında daha yaygındır. Pantolon vücut ölçüleri dikkate alınmaksızın giyilebilir. Düşük bel, kot yada kapri. Önemli olan yakışması değildir pantolon giymektir. Hatta pantolon burada tabu haline getirilmiştir nede olsa kilo ve basen sıkıntıları yoktur!.
Ev gezmelerinde ayakkabı ve terlik kışın tamamen demodedir çünki çizme (in) olmuştur. Bir kaç saatlik altın günlerine kocaman çantalarda çizme götürülür ve giyilir. Topuklu olması makbuldür yaş sınırı önemli değildir, topuklu olmalıdır. Ev gezmelerine saçlar(sarı) ya fönlü yada bigudi ile lüleleşmiş olarak gidilir, makyaj yapılır. Helede yeni evlenmişse kayınvalide tarafından alınan kürkü giymeli, mümkün olduğunca renkli makyaj yapılmalı, altınlar ise şangırdayacak şekilde ne var ne yok ise hepsi kola ve boyna takılmalıdır.

17 Ekim 2007 Çarşamba

BAHARI YOK BURANIN


Kış aniden mi bastırdı ne, donuyorum sanki. Tiger bütün gün bütün gece uyumakta buldu çözümü. Uyuyunca sıcacık oluyor vücudu. Havalar iyice bozmadan Tiger'ın kalan iki aşısınıda yaptırsam iyi olacak.
Bende artık sezon geleneği halini alan upuzun kalın örgü hırkamı çıkarmalıyım piyasaya. Öyle bir yapışıyorum ki ancak kaloriferler yandığında neredeyse cerrahi bir operasyonla üzerimde çıkarıyorlar desem yeridir:) Öyle ki beni onunla görmekten bıkan ev ahalisi derin bir oh çekiyor. Ama benim bir diğer alternatifim olan sarı ve kuzu görüntüsü veren hırkam acaba nerede. Buraya geldiğimde eşyalarım sığmadığı için üç eve dağıttığım kolileri deşmem gerek. Tiger çok şanslı, böyle bir derdi yok, ince tüyleri döküldü yerine kalınları geldi bile. Öyle bir kürk ki, yıkamadan da çitilemedende kar gibi, kokmayan, terletmeyen, leke tutmayan cinsten :)

16 Ekim 2007 Salı

TERÖRLE MÜCADELE KAHRAMANLARINA DESTEK KAMPANYASI




KAHROLSUN PKK, KAHROLSUN PKK DESTEKÇİLERİ, KAHROLSUN PKK TARAFTARLARI
ZALİMLER İÇİN YAŞASIN CEHENNEM!


http://www.haberturk.com/ sitesinin şehit aileleri için başlattığı destek kampanyası na katılın.


BAĞIŞ İÇİN:


Turkcell ve Avea kullanıcıları 5 YTL bağış için, DESTEK yazarak, 5610'ya mesaj gönderin.

Vodafone kullanıcıları, 5 YTL bağış için, DESTEK yazarak, 5630'da mesaj gönderin.




BANKA İLE BAĞIŞ İÇİN HESAP NUMARALARI:


ZİRAAT BANKASI - İSTANBUL ŞUBESİ YTL Hesabı 343434 - 5001 DOLAR Hesabı 343434 - 5002 EURO Hesabı 343434 - 5003

İŞ BANKASI - BEYOĞLU ŞUBESİ ( ŞUBE KODU: 1011 )YTL Hesabı 171 65 83 Euro Hesabı 332 11 70

GARANTİ BANKASI - YENİBOSNA ÇARŞI ŞUBESİ ( ŞUBE KODU: 531 )YTL Hesabı 668 97 98

YAPI KREDİ BANKASI - MERKEZ ŞUBE YTL Hesabı 2013 2013 FİNANSBANK – GÜNEŞLİ ÇARŞI ŞUBESİ YTL Hesabı 165 806 86 EURO Hesabı 165 806 88



"Zalimlere asla meyletmeyin. Aksi takdirde cehennem ateşi size dokunur. Sizin Allah'tan başka dostunuz yoktur. Sonra yardım görmezsiniz." (Hud: 113)
















15 Ekim 2007 Pazartesi

KIVIRCIĞIMA..


Kıvırcığım, belgelerimi karıştırıken bak ne buldum? Yıllığına yazdığım yazı bu. Çok duygulandım açıkcası. Okurken bir de tashih yapma gereği duydum;

"Tamı tamına 10.000USD.. indirimde yapmıştık oysaki ama hala müşteri bekliyor S. Ortaça özenip çok ta kolay şarkı sözü yazmak, deyip de döktürdüğümüz 4 mısralık slow şarkı sözümüz. Ne de güzel olmuştu, pek de güzel olmuştu, çok da güzel olmuştu oysaki. Olmasa da bir ihtimalde Ülker çikolataya gönderdiğin sms ten çıkacak olan jeep umudumuz var ne de olsa %20 si benim :). Geçmiş 7 yılı ve kısmetse gelecek bir ömrü burada özetlemek ne de zor, varsa bir cümleye gerek o da şudur; sen bir ömre bedelsin kıvırcığım. Dünya gözüyle bende olmayan kız kardeş boşluğu kadrosunun iki kıvırcık(BİR OLARAK DÜZELTİYORUM) üyesinden birisi olmandan onur duyuyorum. Umut ediyorum ki TUS’u başarman da kolay olacak ve atlatacaksın başarıyla aynen her defasında üzeri en bol fındıklı keşkülün sana denk gelmesi gibi şanslı olacaksın. Tabi şans yetmez senin de iraden olmalı şöyle ki; elektrik sobasında pizza ısıtma projemiz kadar zekice bakmalısın olaya, yan nefes yapmadan yüzebilmen kadar pratik davranmalısın, izinsiz internete girme pahasına, en az Pc’ min data kablosunu odamı yer ile yeksan ederek arayıp buluşun kadar azimli olmalısın, mikrofonla speakerları balkona düzenek hazırlayarak balkonda duran masum insan Gülşeni komşulara naklen tanıtımımız kadar cesaretli davranmalısın. Boş zamanlarımda benim Nelson okuduğuma insanları inandırıp şaşkına çevirişimiz gibi komik bakmalısın sıkıntılara ve neticesinde kazandığında hayat en az Ortaköy’de sahilde boğaza nazır yediğimiz deniz sulu kocaman kumpirler kadar keyif verecek. Uyurken bile “hayır uyumuyorum düşünüyorum” diye kıvırmaların kadar kolay atlatacaksın asistanlığını. Ve sonra çocuk olmazsa dermatolojide rahat etme planların yürürlükteyse hala, düşlediğimiz güzellik merkezini kuracağız Etilerde.
La sol la fa … bilmediğin halde notaları (tv seyrederken) beni çalıştırışın!, şöförlüğüme verdiğin extra cesaret için, tırtıllı salata yaparak bana bunu sana bir ömür boyu hatırlatma fırsatı verişin, Hint kliplerini tekrar tekrar seyredip anlamadığımız sözleri yorumlama ve danslarını taklit (sun suna aldiga kandala, gumenge parenge naçenge aeş karangorge) seansları için her şeyden önemlisi hayatı benle paylaştığın için teşekkürler canım kıvırcığım. "

13 Ekim 2007 Cumartesi

Kedilerde sever







Dün gece migrenim tuttu ve yastığa beş kala uykuya dalan ben, şiddetli ağrının etkisiyle çok zor uykuya daldım. Uzun zamandır uğramayan baş ağrısı ne olduda beni yokladı anlayamadım. Sanırım bayramın ilk günü karşılaşrığım kalabalık insan kitlesinin etkisi oldu, yada gülümsemek için kendimi fazla sıkmış olmalıyım, hernedense geleceği varmış demek. Zomix'im bittiği için ağrı kesicide alamamıştım. Zor bir geceydi benim için.
Blogları okurken anladımki bu migren bütün blogcuları esir almış neredeyse. Bugün daha sakin bir gün geçirdim neyseki, hafif zonklamalar var gibi ama aldırış etmiyorum.
Sabah bahçedeki yavru kedilere biraz bayram yemeği verdim, sevindiler zavallıcıklar. Sonrada kömür gibi simsiyah renkte olan yavru kediciği, Tiger hayatında ilk defa kedi görmenin zevkini yaşasın diye eve getirdim. İlk karşılaşma müthişti. Tiger'ın gözbebekleri yuvasından fırlayacaktı neredeyse. Bütün tüylerini kabartarak kamburlaştı ve garip sesler çıkararak kendini yavru kedicikten uzak bir köşeye fırlattı. Kedicik şaşkın şaşkın etrafına bakarken bizimki timsah görmüş gibi davranıyordu. Kediciğe bizimkinin mamasından ikram etmemiz durumu daha da kötüleştirdi. Tiger dondu kaldı guruldaya guruldaya. Kedicik uyuyakalmıştı bile. Bizimki pür dikkat gözünü bir an olsun çevirmedi başka noktaya. Saldırı gerçekleşmedi ama kabullenemedide. Sanırım bu karşılaşmaları daha sık yapmalıyım. Ta ki Tiger kendini insan değilde kedigillerden biri olarak hissedene dek. Sonunda bu ziyareti kısa kesmek zorunda kaldık ve yavruyu annesine teslim ettim. Olay anının resimlerini çektim videoya aldım ama aktarmada problem yaşadım, umarım halledebilirim.
Bu kötü etki Tiger da akşama kadar sürmüş olacak ki, ziyarete gelen ailenin 3 aylık bebeğini kedi zannedip aynı tepkiyi verdi:))))))) bebeği hemen uzaklaştırdık tabi.
En sevdiği ülker sütlü çikolatayı yedirerek sakinleştirdim onu. Tiger'ın adının hikmetini soranlara iyi bi cevap değilmi..?
Kedi dostlarına selam..

12 Ekim 2007 Cuma

Bayram geldi hoş geldi!




Bir kaç gün önceden nohuttan daha küçük yuvarlaklar haline getirdiğimiz yuvarlamaları yedik sabah sabah. Ardındanda bol fıstıklı sıkıştırılmış kadayıf. Cicilerimizi giyip bayramlaşmaya gittik 30 kişiyle sarılıp bayramlaştıktan sonra eve döndük. Bayram bundan ibaret değil malesef. Her an zil çalabilir ve akın akın gelen kafileleri ağırlamaya ramak var neredeyse. Bayram için imal ettiğim damla çikolatalı ve fıstıklı kurabiyeler umarım rağbet görür.


Sanki bütün ramazan Tiger'ın üstünden geçmiş gibi uyumuş battaniyenin üzerinde. Gidip bende ona eşlik edeyim bari.


Herkese bol şekerli, bol tatlılı bayramlar.




Günün anlam ve önemine dair bir maniyle bitireyim satırlarımı:));




bayram geldi neyime


amaaan amaaan garibeemm


kan damlar yüreğimeee


amannn amannn gariiibemmm

11 Ekim 2007 Perşembe

Bayramlık...

Bu gün o kadar yorgunumki birazdan uyuyup bayramın ikinci günü uyanacağımı tahmin ediyorum. Bu kadar çok ev eşyasını icat edenler eminim hayatlarında hiç temizlik yapmayanlardır. Aksi halde noktaya bin ilmek halılar, aralıklı kalorifer petekleri, oymalı mobilyalar, vitrin denilen gereksiz eşya, toz çeken kanepelerin içine sünger yerine taş koyup yan taraflarına yastıık yerine tuğla koyarlardı, camları el kadar yapıp, orta sehpayı hiç üretmezlerdi, bu kadar çok tozlanacağını bilseler ayna bile icad edilmezdi ortaya bir tas su koyup ona bakılırdı eminim. Çözümüde yok işin kötü tarafı. Tedbir almaya Tiger dan başlayıp patilerinin altına skoç brayt kesip yapiştırsam, oda nereye kadar. Ama bi çözümü olmalı bu işin, ya bayramlar tedavülden kalkmalı yada temizlik konusuna kesin çözümler üretilmeli. Bitmek bilmeyen yüzey silme işlemi devir daim yaparak bir kısır döngüye dönüşmüş durumda. Belkide temizlik malzemeleri ile ev ittifak kurup benden son 10 yılın intikamını almaya çalışıyorlar.

10 Ekim 2007 Çarşamba

Far From The Madding Crowd

Terzi söküğünü dikemez derler doğruymuş valla. Bloga bu kadar geç başlamam bir yana düzenlemeyide yeni keşfetmeye başladım. Allahtan ingilizce değil çözmeye üşenmekten düzenlemek aylar alabilirdi. Bayrama yaklaşırken iyi oldu bu düzenleme işi. Yarınıda atlatırsam herhalde bayram içerisinde rahat rahat ilgilenebilirim bu işlerle. Ingilizce demişken hala aldığım kitaba başlayamadım, kitabın adında benden bi parça buldum ama okudukça bakalım neler bulucam. Kitap bilindik bi kitap ama körleşmeye başlayan ingilizceme faydası olurmu acep diye bir başlangıç yapmak istedim. Yapacak çok iş var çoook. Bu arada dünya hayvanlar günü nedeniyle fiyat avantajlı mama paketi hazırlayan Whiskas 'a teşekkür etmeden geçemeyeceğim. Bahçedeki zavallı minik kedi yavruları önlerine konulan lahmacunu kemirdikten sonra Tiger' dan aşırdığım mamalara bayıldılar. İnsanlar kedilerin lahmacun yediğine kanaat getirdiklerine göre yakında şiş kebap servisinede başlarlar umarım. Eee bu memleket böyle bi memleket. Bu sürgünde biter elbet bir gün...

8 Ekim 2007 Pazartesi

Kadir geceniz kutlu olsun,


"Birtek Ramazan, seksen sene bir ömür semeratını kazandırabilir. leyle-i kadir ise, nass-ı Kur'an ile bin aydan daha hayırlı olduğu bu sırra bir hüccet-i katıadır. Evet nasılki bir padişah, müddet-i saltanatında belki her senede, ya cülûs-u hümayûn namıyla veyahut başka bir şaşaalı cilve-i saltanatına mazhar bazı günleri bayram yapar. Raiyetini, o günde umumî kanunlar dairesinde değil; belki hususî ihsanatına ve perdesiz huzuruna ve has iltifatına ve fevkalâde icraatına ve doğrudan doğruya lâyık ve sâdık milletini, has teveccühüne mazhar eder." Risale-i Nur'dan

Kadir gecesi,

herşeye yeniden başlamaktır,

temiz bir sayfa açmak için bir fırsattır,

büyük bir bonustur,

Allah'a huzuruna perdesiz kavuşma gecesidir,

kurtuluşa bir vesiledir,

bin aydan daha hayırlı bir gecedir,

değerlendirene rahmetin öbek öbek indiği bir gecedir,

meleklerin kutladığı gecedir,

leyle-i kadir, kuran-ı kerimin inmeye başladığı gecedir......

kadir geceniz kutlu olsun..

7 Ekim 2007 Pazar

Hayata dair...

Blogumu oluştururken neden şimdiye kadar bunu yapmadığımı düşünüp hayıflandım. Hayatın, kalp grafisi misali inişlerini çıkışlarını yaşarken tepe noktalardayken paylaşıma başlamak isterdi gönül. Eh! her işte bir hikmet var ise görelim bakalım ne hikmetler var bunda. En durgun ve durağan noktada belki daha demlenmiş, daha durulmuş, daha kireçsiz, saf suyu birlikte içip lıkırdayabiliriz kimbilir.

Tiger'ın öyle hiçbişeyden habersiz yatıp uyuduğuna bakmayın siz, tam bir can dostudur o. Kızsanız da kızsa da çizse de dönüp dolaşıp yine geliverir, kamburlaşır, titretir kuyruğunu, eyvallahı yoktur kimseye ama tek bir güvendiği dal vardır oda insanı, yani ben Aymen. Kaplanım, siyah beyaz leoparım, insanımsı kedim, miyavlamayan, meleyen sinirli yaratığım, varlığın için tüylerin adedince teşekkür ediyorum...
Oh be sonunda ilk yazımı yazdım..:)