26 Ağustos 2008 Salı

LOST

Lost tutkusu bir süredir benide sardı ve Lost'un ikinci sezonunu bitirdim. Geriye kaldı 3. ve 4. sezon. Bu aralar izlemeye hız verdiğimden 2009 şubat ayında başlayacak 5. sezonu geride kalmadan beklemiş olacağım.

2. sezonda ada da çözülmek istenen gizem Mısır kültürünün karmaşık eski inanışlarına bile dem vuruyor. Düğmeye basılmadığında çıkan hiyeroglifler ve filmin yakın göz çekimi kareleriyle başlaması işin ucunun Mızır gizemine dayandığını gösteriyor tahminimce.

Kazazedelerin tamamen bir ırk ve karakter armonisine sahip olması diziye bir başka anlam katıyor. Konuşulan her bir ayrıntı ilerleyen karelerle bir ilinti halinde olduğu için dikkatle takip etmek gerekiyor.

4 8 15 16 23 42 sayısının her yerde karşılarına çıkması ise başka sırlar içeriyor. Bu rakamları Lost izleyenleri ezberine almıştır bile.

Aslında tesadüf eden hadiselerin kesinlikle tesadüf olmadığı ise birilerinin bir şekilde olayları yönettiği ve yönlendirdiğini gösteriyor. İpuçları ise 815 sefer sayılı uçağın düşmesinden önce ada da yaşayan others yani diğerlerinin işi olduğu yönünde.

3. sezonun başlangıcında anlaşılıyorki 2. sezonda vahşi zannedilen diğerlerinin meğer ada da paşa paşa yaşıyor olmasıymış. Sawyer, Jack ve Kate diğerlerinin arasındalar şimdilik. Hurley ise rejimine devam etmesi için sahil kampına yollandı :))

Dharma Girişimi isimli projeyi anlatan adam ise hepten sinir bozucu. İnsanlar üzerinde çalışmamı yapıyorlar öldürmeye mi çalışıyorlar belli değil. 3. sezon sonrası olaylar daha da netleşecek nasıl olsa.
LOST'UN İÇERİĞİNE YABANCI OLANLAR İÇİN BİLGİ;

Lost, Avustralya'dan Los Angales'a uçan ticari bir uçağın Güney Pasifik civarında düşmesiyle esrarengiz tropikal bir adada kazadan sağ kalan kimselerinin yaşamlarını anlatan Amerikan
yapımı olan bir dizi.

Her bölüm, bir karakterin flashbacklerle geçmişiyle birlikte anlatılıyor. Dizinin yaratıcıları Damon Lindelof, J. J. Abrams ve Jeffrey Lieber'dır. Bölümler Oahu, Hawaii'de çekiliyor ve ABD'de ABC televizyonuda yayınlanıyor. Lost en pahalı televizyon yapımlarından biri olarak geçiyor.

Mayıs 2007'de Lost'un dördüncü beşinci ve altıncı sezonlarıyla devam edeceği ve Mayıs 2010'da 117. bölümün yapımı ile sonlandırılacağı duyuruldu. WGA yüzünden dördüncü sezon sadece 14 bölümden oluşurken üç saatlik bir sezon finaline sahiptir. Dördüncü sezonun ABD'deki ilk gösterimi 31 Ocak 2008 tarihinde yapıldı. 5.sezon Şubat 2009 da başlayacaktır.

22 Ağustos 2008 Cuma

TIGER'IN SICAKLARLA BAŞI DERTTE

Tiger son bir kaç gündür bunaltıcı sıcaklardan fena etkilendi.
Ara sıra yer değiştirsede durum hep aynı.
Neşesiz ve iştahsız bütün gün uyuyor.
Ancak sinek nev'i gördüğünde gözleri fal taşı gibi açılıyor.
Düzenlenmesi muhtemel kedi güzellik yarışmasına Tiger'ı aday olarak görmek isteyen hekimimizin bu fikrini ev ahalisi hayretle karşılıyor. Ben ise Tiger'ın dereceye gireceğinden eminim :)

19 Ağustos 2008 Salı

TIGER'DAN HABERLER

Tiger, 09/08/08 tarihinde 3 yaşını doldurdu. Ve yeni bir klinik bulduk Tiger için, çok mutluyum. Tiger ilk defa hırçınlaşmadan aşısını oldu, muayene edildi. Güvenilir ellere teslim ettiğim için çok huzurluyum. Bir önceki vet hayal kırıklığına uğratmıştı, neredeyse bu şehirde doğru düzgün pet klinik bulamayacağımı düşündüğüm sırada Allah yardım etti.

Kısırlaştırma konusunda ilk defa bir hekimden objektif karar duydum. Tiger bir kaç yıl daha kısırlaştırılmayabilirmiş. Bu çok güzel bir haber. Çünki ileride yavrulama imkanı olabilir. Tiger'ın neslinin tükenmesini istemem. Hekimimiz de Tiger'ın çok zeki bir kedi olduğunu söyledi, üstelik Tiger tırsık durumdayken oldu bunlar:) Kist aşımız ve parazit tedavimiz bitti. Diğer aşılar 11. ayda yapılacak.

Mamamızı da değişime uğrattık. Tiger artık Pro Pac ile beslenecek. Tok karnına bile yediğine göre beğendi demek. Market maması devrine son verdik şimdilik.

İnsan sağlığına dahi yeterli önemi göremediğimiz bu ülkede hayvanlara yapılan muameleyi varın siz tahmin edin. Bu bakımdan pet sahibiyseniz her bakımdan güven duyacağınız bir kliniğin var olduğunu bilmek çok önemli. Daha önemlisi evcil hayvan beslemek hem emek hemde dikkat istiyor. Hem pet sağlığı hemde kendi sağlığınız için maddi giderlerinin fazla olduğu bilinmeli buna göre sahiplenme yapılmalı. Sevmek ise şart hemde ebediyyen :)

16 Ağustos 2008 Cumartesi

BERAT KANDİLİ

Sene içinde kudsi bir çekirdek hükmünde olması itibariyle, kadir gecesi kudsiyetinde olan ve 50 senelik ibadet ömrünü kazandırabilen Berat Kandilinizi tebrik eder hayırlara vesile olmasını temenni ederim.

5 Ağustos 2008 Salı

HAFTASONU VAN İZLENİMLERİ

Haftasonu Gaziantep'den Van istikametine doğru c.tesi sabahı yola çıktım. Yol güzergahı Urfa-Diyarbakır-Bitlis-Tatvan-Van. Teknik problemler nedeniyle yeterli resim çekemsemde kısa ve öz olarak paylaşacağım bu defa.
Diyarbakır'da öğle yemeği molası verildiğinde sıcaktan ve açlıktan bayılmak üzereydim. Buz gibi bol köpüklü ayran ilaç gibi geldi.
Yemek sonrası uğranılan Şam'daki eski bir kilise olan Emevi Camisini andıran Osmanlıdan kalma tarihi Ulu Cami avlusunda ki 910 yıllık güneş saati görmeye değerdi. Saate bakmak için resme göre sağda durmak gerekiyor. Saatler biri gösterirken üçgen sivri demirin gölgesi hafif sağı gösteriyordu yani saat onüç.Saatin tek sorunu insanın yanında taşıyamaması :) saatin kaç olduğunu öğrenmek isteyenler burayamı gelip bakıyordu bilinmez ama o dönemlerde saate göre randevu verilmeye başlanmamış olsa gerek.
Ulu Cami'den az ilerde "yaş 35, yolun yarısı" dedikten sonra yolu tamamlayamadan yani 46 yaşında Viyana'da vefat eden ünlü şair Cahit Sıtkı Tarancı Müzesi yer alıyor.
Diyarbakır'ın soylu ailelerinden Pirinçzadelerden olan Tarancı'nın çocukluk yıllarının geçtiği ev.
Diyarbakır'da sıcaktan erimek üzere olduğum anlarda benden daha fazla etkilenmiş bu pisicik bağrını taşlara vererek serinlemeye çalışıyordu. Butlarına bayıldım, şu zerafete bakın.
Urfa, Diyarbakır malum biraz kuru ve kurak manzaralara sahip olsa da Bitlis'e yaklaşınca bitki örtüsü tamamen değişiyor, yeşil dağlar, şırıldayan dereler eşlik ediyor yol boyu. Bitlis'te dikkatimi çeken şey, düz bir alanın neredeyse yok denecek kadar az olması. Girintili çıkıntılı dağlık bir alana yerleşim yapılmış. Tahminimden tamamen farklı bir şehir karşıma çıktı. Bitlis'te beş minare türküsünden esinlenerek gözlerim minare arayıp durdu.
Otobüs penceresinden yakaladığım bir kaç minare oldu yalnız beş minareden birisimiydi bilemiyorum. Tabelalardan okuduğuma göre burada birde kayak merkezi var.Bitlis'ten sonra Van Göl'lü kıyısında karşımıza Tatvan çıkıyor. Beni şaşkına uğratan bir başka yer, Tatvan. Görüldüğünde neden il olmamış diye düşündüren Bitlis'in kıyı ilçesi. Deniz esintisinin başladığı muhteşem manzaralara evsahipliği yapıyor Tatvan. Kendimi Çeşme'den dönmemiş kıyıları geziyor hissettim açıkcası.
Diyarbakır molasından sonraki ilk mola Siirt-Baykan'da Veysel Karani Hazretlerinin Mezarı.
Hz. Peygamber bir hadisinde;
“ Beni ziyaret etmek imkanına erişemediğinizde, kardeşim Veysel Karani’yi–Makamını-ziyaret ediniz.” buyurmuş.22:00 sularında ulaştığımız göl kıyısındaki otelimizde akşam yemeğinden sonra yere paralel olmanın mutluluğuyla derin bir uykuya daldım.
Otel pek iç açıcı değildi yalnız konduğu yer için aynı şeyi söyleyemem. Muhteşem bir sahili var, tertemiz, sodalı Van gölü yada Van denizi.
Gün batımında çektiğimden resimdeki hafif silik görünen kara parçası Akdamar Adası. Van Göl'ünün en büyük adası olan bu adada birde Ermenilerden kalma kilise var.
Van'ın yüksek dağlarından biri, Erek Dağı. Kaynak sularıyla Van'a buz gibi su tahsis eden soğuk ilkimlere set olan bu dağ orjinal bir görünüme sahip.
Van Kalesi eteklerinde Van Evi müzesi.
Van kalesi bir kaya kütlesi üzerine kurulu. Kalede Urartular'dan kalma Madır (Sardur) burcu, Analı-Kız, açık hava tapınağı, Kaya Mezarları, Bin Merdivenler, Çivi yazıları ve Osmanlı döneminden sonra yapılan beden duvarları, Sur Cami, sarnıç ve çeşitli yapılar bulunmakta. Kalenin güneyinde eski Van şehri kalıntıları var. Van kalesi etrafı Hor Hor bahçeleri ve kaynak sularıyla nezih dinlenme alanlarına sahip.
Kale'ye çıkıp yorgunluk gidermek isteyenler için alt kısımda güzel kafeler var.
Netten edindiğim bir resim, kalenin tepeden görünümü.Van'a kadar gidip kedi görmemek olmaz. Cebren turun yönünü çevirdiğim Van Kedi Evi'nden manzaralar...
Pazar günleri kedi evi kapalı olurmuş. Bu yüzden parmaklıklar ardından görebildiğim ve çekebildiğim kadarıyla resimlerden bir kaçı.
Onlara dokunmak ve mıncırma hayallerim suya düştü. Bu defa "kedinin ciğere bakması gibi" tabiri benim içindi.
Bütün tur ahalisinin gergin bakışları arasında kısıtlı zamanda en yakından yakaladığım pisinin iki gözüde aynı renk. Diğer resimleri yakınlaştırdığınızda farklı göz renklerini görebilirsiniz.
Akşam yemeği için dönüş yolu üzerinde Milli Eğitime bağlı Van Hizmet İçi Eğitim Enstitüsü'ne uğranıldı. Tesisde yok yoktu. Çok geniş bir alana kurulmuş bu komplekste havuz, oyun alanları, hatta helikopter pisti bile mevcut. Uçakta yer bulamayanlar için kaçırılmaz bir fırsat :) Hem çok temiz hemde sakin olan plajı alabildiğine uzun görünüyordu. Tatil'de batı yerine doğuda geçirmek isteyenlere şiddetle tavsiye ederim.
Tatil'de batı yerine doğuda geçirmek isteyenlere şiddetle tavsiye ederim. Tabi bir öğretmenevi kartına sahipseniz:)Dönüş yolunda karşımıza çıkan bu trafik hayra alamet değildi. İki otomobilin yanlış sollama sonucu birbirine hızla çarpmasıyla 6 ölü, 2 ağır yaralı vardı. Arabalar paramparça, cesetler tanınmaz haldeydi. Yanından geçerken etrafa savrulmuş parçalanmış cesetler moral bozucuydu.
Van için 2 gün çok az bir süre. Havayolu tercih edilirde konaklama iyi planlanırsa ve de araba kiralama yoluna gidilirse daha verimli bir gezi olacağını düşünüyorum.