30 Ocak 2009 Cuma

I. KİŞİSEL SAN'AT SERGİM

Yok canım nerdeee o günler. Henüz toplu sergilere katılabiliyorum. Minyatür, karakalem, hat, tezhip gibi branşlarında eserleri mevcut. Ebru, Gaziantep'te pek bilinmemekle birlikte yeni yeni tanınıyor. Bir alışveriş merkezinde bugün açılan sergi, önümüzdeki hafta sonuna kadar devam edecek. Sanata değer ve destek verenlerin beklendiği sergide, gelenler aynı zamanda beğendikleri tabloları satın alabiliyorlar.
Sergide kendi ebrularımdan oluşan bir kaç görünüm, daha detaylı görmek için gitmek şart.



Resimdeki kişi çok sevdiğim, Gaziantep'te bildiğim Ebru'ya en meraklı kişi, emektar Ebru hocam.
Pembe burun Tiger'sız post olmayacağından bir de ondan ekledim.

24 Ocak 2009 Cumartesi

ZEUGMA MOZAİKLERİ'NDEN NOHUTLU YUVARLAMAYA

Gaziantep'e kök salmaya başlayınca keşif kaçınılmaz oldu. Geçtiğimiz gün çok merak ettiğim Arkeoloji Müzesi ve Zeugma Mozaiklerini görme fırsatı buldum. Tarihe merakım birazda genetik sanırım. Ben bu tür yazıları gözlerim kanlanıncaya kadar zevkle okurum ama sizi bilemem:))
Fırat kenarındaki antik kenti görmeye bahar aylarında gitmeyi planlıyorum.

Gaziantep Zeugma Genel
Müzede, Paleolitik Dönem'den Osmanlı Dönemi'ne kadar uzanan çok sayıda eser sergileniyor. Benim daha çok ilgimi çeken Zeugma'da ortaya çıkarılan mozaikler, heykeller ve çeşitli küçük buluntulardı. Diğer çanak, çömlek, yaşam ve savaş aletlerine şöyle bir baktımda, hani pek bi değişiklikte olmamış:) AROG aklıma geldi. Neredeyse tunç çağından, demir çağından tutun günümüze kadar gelen balta, iğne, bıçak, çömlek, heykel gibi şeyler aynı neredeyse. Çömleği hala kullanıyoruz güveçte, o dönem kadınlarının süs eşya merakı da aynı, bişey değişmemiş. O dönemde de boncuk modası varmış meğer. Ele geçen çakmak taşı aletler, Fırat Vadisi’nde insanların buzul çağlarından itibaren yaşadığını yani günümüzden en az 700-600 bin yıl önce Fırat kıyılarında yerleşilmiş olduğunu bilgisi mevcut.
Benim dehşetle izlediğim yine de mozaikler oldu. Roma döneminden kalan görkemli mozaik puzzlelar göz kamaştırıyor. Fırat nehri kenarında 20 bin dönümlük arazi üzerinde yer alan Zeugma kentinden taşınan bu mozaiklerin resmini çekmek yasak olduğundan kullandığım resimler alıntıdır.
Zeugma, MÖ 300 civarında Büyük İskender'in generallerinden biri tarafından kurulmuş. Henüz son yıllarda keşfedililen antik kentin renkleri solmamış mozaiklerinin hala yeni yapılmış gibi pırıl pırıl parlaması çok ilginç. Madem bu bölgede sürekli yaşam mevcutmuş, tevekkeli sabırla mozaik plaklar yapan Romalılar ve aynı sabırla saatlerce minicik yuvarlama yemeği yapan Antepliler arasında bu açıdan benzerliğe şaşırmamalı :)
7
İlk adı Belkıs olan kentin adı köprü ve geçit anlamına gelen Zeugma olarak değiştirilmiş. Çeşitli dönemlerde Roma, Sasani ve Abbasi yerleşimlerine zemin olan Zeugma, Antakya'dan Çine kadar uzanan ipek yolunun geçmesiyle bir ticaret merkezi olmuş. Özellikle Roma döneminde bir gümrük olduğu ve büyük bir ticaret potansiyelinin olduğuna en bariz delil; yapılan kazılarda 65.000 adet mühür baskı bulunmuş olması. Bürokrasiye bakın hele:)
4
Böyle zengin ve önemli bir kültür mirasına gereken önem malesef çok geç verilmiş. Uzun yıllar kaçak kazı ve tarihi eser kaçakçılığına maruz kalmış bölge. Kimi mozaiklerde sökülüp çalınmış olduğundan boşluklar var.
İlk kazılarda bir Roma villası ortaya çıkarılmış. Daha sonraları iki villanın teras mozaikleri çıkarılarak Gaziantep Müzesine taşınmış. Zengin her dönemde keyfine düşkünmüş anlaşılan:)) Zeugma kentinin ileri gelenleri, zenginleri, yüksek rütbeli subayları gibi elit tabakanın oturduğu anlaşılan villalar bölgesi tamamen Fırat manzarasına hakim ve güney rüzgarlarına açık yerleşkede bulunmuş.
Birecik Baraj gölünde su tutulma işleminin tamamlanmasıyla birlikte Zeugmanın yaklaşık 1/5lik bölümü malesef sular altında kalacak.

Meraklısına kronoloji;
  • M.Ö. 1. yy. Kentin Selevkaya Euphrates adı korunarak Kommagene Krallığı'’ın 4 büyük kentinden biri olur.
  • M.S. 1. yy. M.S. 1. yy.’ın ilk çeyreğinde Roma İmparatorluğu’nun topraklarına katılır ve ismi de “köprü “, “geçit” anlamına gelen “Zeugma” olarak değiştirilir.
  • M.S. 252 Sasani Kralı I. Şapur Belkıs/Zeugma’yı ele geçirerek yakıp yıkar
  • M.S. 4. yy. Belkıs/Zeugma geç Roma hakimiyetine girer.
  • M.S. 5-6. yy. Belkıs/Zeugma Erken Roma hakimiyetine girer.
  • M.S. 7. yy. İslam Akınları sonucu Belkıs/Zeugma terk edilir.
  • M.S. 10-12. yy. Küçük bir İslami yerleşimi oluşur.
  • M.S. 16. yy. Bugünkü adıyla Belkıs Köyü kurulur.

22 Ocak 2009 Perşembe

ÇOK GÜZEL ŞEYLER

Bu zarfları Tiger'dan kurtarıp açmak 10 dakikamı aldı. Moonish yine bize cici kartlar ve hediyeler göndermiş. Çok sevindik hemde çok. Patileriyle üzerine basıp almama izin vermedi bir süre delimidir nedir:)
Zarfın içinden çıkan minik fareye Tiger çıldırdı. Evde kurmalı faresi var ama ona hiç ilgi göstermemişti. Daha ilk dakikada paramparça edecek diye korktum. Çılgınlar gibi oynadı fareyle dakikalarca.
Güzel kedili kartlar özenle seçilmiş bizim için. Moonish onca yoğunluğunun arasında bu inceliğin için yeniden yeniden teşekkür ederim. Ben böyle durumlarda değil kartları zarflarını bile özenle muhafaza ederim, bunlarıda öyle yapacağım.
Birbirinden cici hediyelerin arasında Tiger kendini kaybedip delirirken.
Hediyelerin toptan görünümü:)) iki kedili kart ve içinde güzel ifadeler, bir adet fare, çok beğendim bir kitap ayıracı, birde normalde yanımdan eksik etmediğim lipbutter. Çok sevindim:)

20 Ocak 2009 Salı

AKŞAM SEFASI

Akşamüstü kuşanıp spor alanına doğru yürümeye, orada da sadece barfiks yapma kararıyla yola düştüm. Bir iki dakika sonra ulaştığım barfiksi bir iki denemede yapamayacağıma kanaat getirdim. Oysa internette okuduğum yorumlarda insanlar belfıtığını düzenli barfiks yaparak atlattıklarından bahsediyorlardı. Zorlanarak devam edebilirdim yalnız faydadan çok zarar olabileceğini düşünerek vazgeçtim. İlk denememin başarısız oluşuyla savaş alanını yenilgiyle erken terketmek istemediğimden eve doğru bir yay çizip temposuz yürüyerek yoluma devam ettim. Yolda kah dinlendim kah resim çektim.Gün batımı yaklaşmış olmasına rağmen hava hala ılıktı. Küçük palmiyelerle henüz yeni yeşillenlenen yolun solundaki Masal Park, masal gibi görünüyordu gerçekten oturduğum yerden.
Şimdilerde eski Türk Filmi müzikleri tarzı moda olduğundan kulağımda çok hüzünlü şarkılar söyleniyordu.
Yolun sonunda tamamı şubat ayında açılacak olan Sanko Park AVM'sinin arkadan görünümü.
Yolun bitimi eve bir kaç adım kala Tiger pencerede bütün haşmetiyle beni bekliyor, görüyorum :)

19 Ocak 2009 Pazartesi

PATİM SENDE

Tiger

Sevgili Yass'ın biricik kedişi Jaws şu günlerde zor günler geçiriyor. Bir kaza sonucu ameliyat olmak zorunda kaldı. Ona acil şifalar diliyorum, inş bir an önce eski sağlığına kavuşur ve patim sende oyununu hoplaya zıplaya oynamaya devam eder. Yass'ın ona gösterdiği özveri ve ihtimam ise insan yüreğinin nasıl bir yapıda olduğunu unutan insanlar için çok güzel bir örnek sergiliyor. Geçmiş olsun Yasscığım.

Mim lerin birbiriyle çarpıştığı bloglarda pastaların sultanı, Minnoş'un insanı Meleğin mimini ön sıraya alıp (çok kolayda ondan) hemen başlıyorum yazmaya.

1- Yakınınızda bulunan ilk kitabı elinize alın. (Aldım:)

2- 161'inci sayfayı açın. (Açtım:)

3- 5'inci cümleyi bulun. (Buldum.Eee:)

4- Blog sayfasına yazın. (Yazdım:)

5- En güzel cümle veya en güzel kitabı seçmeyin !sadece en yakınınızda bulunan ilk kitabı alın. (Zaten öyle yaptım şüpheye gerek yok:)

6- 5 blog arkadaşınıza yollayın. (Bu mimi burda tıkamak amacıyla kimseyi mimlemesem gıcıklık yapmış olurmuyum:)

En yakınımda, yeni okumaya başladığım kitap;

1-Sözler

2-161. sayfa,

3- 5.cümle; "Ve çocuk hükmüne geçen seriüttessür(çabuk üzülen) ruhlarında ve mizaçlarında, mevt(ölüm) ve zevalden(geçip gitme) çıkan elim ve dehşetli me'yusiyete(ümitsizlik) karşı, ancak hayat-ı bakiye(devamlı ve kalıcı hayat) ümidiyle mukabele edebilirler"
(Açıklama; cümlede bahsi geçen kimseler, yaşlılardır.)


9 Ocak 2009 Cuma

10 ŞEY :)

Mim; 10 sevdiğim mekan veya şey, bir eklemede ben yapayım 10 özlediğim şey, yada ben ortaya karışık alayım :) Kırpa kırpa indirmeye çalıştım bide onlara ait resim bulmak kolay değilmiş. Baştan söyleyeyim resimler orijinaldir kendi çekimlerim :)

1- Tiger'ımla vakit geçirmek onun ihtiyaçlarını seve seve karşılamak ve hayvanları sevmek.

2-Seyahat etmek...En sevdiğim mekanlardan biri; kış haftasonu dinlentisi için yemyeşil Ağva'da kafa dinlemek temiz hava solumak, hamakta sallanmak, nehir kenarında canlı müzikle balık yemek, şömine etrafında ısınmak...
Sabah erkenden Pierre Loti'ye tırmanıp üçgen peynir, simit ve bir bardak acı çay ile kahvaltı.
Akşama doğru Ortaköy'e uzanıp Ortaköy Caminde huzur bulup sonrada kumpirlere dadanmak :)
Sultanahmet'i arşınlayıp nargile kokusu eşliğinde rengarenk dokusunu karış karış gezmek.
Adaları bisikletle dolaşmak, en tepede manzara eşliğinde sırt çantalarından çıkanlarla Allah ne verdiyse yemek. En güzel boğaz manzaralarından birini gören Hidiv Kasrında enine boyuna kahvaltı yapmak. Emirgan'da boğaz eşliğinde pazar geçirmek..... bu kısım uzayacak yarıda bırakıyorum:)

3-Yine seyahat etmek..
Piramitleri, mumyaları, ölüler şehrini....... görmek için sıcakta kavrulmak.Nil'de sessiz fellukalarla, sessizliği bozan yöre müziğiyle, gece gezintisi yapmak.

Kızıldeniz'de dalmak, Mercan Adalarını yakından incelemek.
Kızgın çölde safari niyetine başına güneş geçene kadar atv kullanmak.
Suriye'nin krallıkla mı demokrasiyle mi yönetildiği belli olmayan insanlarını gözlemlemek.

4-Tekrar seyahat etmek :) bari link vereyim geçmişte detaylı bilgi vermiştim:) İzmir'den Van'a Nemrut'a Mardin'e uzanan ülke içi gezi notları. Ülke dışı notlarını hala toparlamaya üşeniyorum :) Bir ara el atmak istiyorum.

5-Ebru yapmak, bel fıtığı olana kadar spor yapmak :))

Burada pes ediyorum:) Moonish ciğim yoruldum valla ama güzel bi sobeydi zevk alarak yaptım ama devam edemeyeceğim :))

Çilekli sobeni unuttum sanma:)

8 Ocak 2009 Perşembe

PATİLİ EBRU

Ebru yu kumaşa uyarlama konusunda aceleci ve hevesli davrananlara uyup bende bir kaç örnek yaptım. Fena olmadı sanırım. Yalnız boya konusunda hala dikiş tutturabilmiş değilim. Daha cazip renkler oluşturmak için aldığım öd ve su ayarı yapılmamış boyalara alışamadım. Bütün gün bir öd, bir su, biraz boya, ayarı tam tuttu derken bir süre sonra yeniden sorun çıkarıyor yine öde sarılıyorum, dün bütün gün öd kokusundan içim dışıma çıktı:) Bu ayarı tutturmayı ne zaman öğreneceğim bilmiyorum, sabırlı olmalıyım biliyorum Ebru da birinci kural, sabır.
Geçen postta bahsettiğim acılara dayanamayıp sonunda bir lokman hekime gitmeyi başardım:) Sonuç belliydi aslında, belfıtığı. Yaptığım spor yasak şimdilik, dolayısıyla ilk işim hemen buna uygun bir spor alanı bulmak oldu, oda yüzme ve barfiks. Planlama tamam, uygulamaya geçmek için bir kaç güne ihtiyacım olacak. Hadi bana geçmiş olsun hiç kolay değil, gerçi adı çok basit, söylenişide öyle " fıtık " :))

4 Ocak 2009 Pazar

BİR DOKUNUN İKİ AH İŞİTİN

Yeni yıla sırtüstü yatarak girdim ama yine de 2009'dan çok ümitliyim, hiç yitirmediğim ümitlerim hala benimle:)
Hafta ortası kronik bel problemimin farkında olarak ağır kaldırdım ve böylelikle start vermiş oldum. Üzerine de spora devam edince, iki gün ağrılar eşliğinde sırtüstü yattım. Yürüyememenin ne demek olduğunu bilenler varmıdır zira anlatmak çok zor. Yeni yeni oturabiliyorum doktora gitmektede direnç gösteriyorum. En son gittiğimde bi kas gevşeticiyle geri dönünce tıbba olan güvenim iyice sarsıldı. İnsan yürüyemeyecek duruma gelecek ve tedavisi bir tek kas gevşetici olacak, ilginç bi sonuç.

Ben bunları yaşarken Gazze'de tepesine bomba yağan Filistinlileri düşününce halime bol bol şükrettim. Buz gibi havada dışarıda kalmak, her an ölüm tehlikesiyle yaşamak, çoluk çocuk demeden öldürülen insanları görmek. Üstelik buna bütün dünyanın sessiz kalışı içler acısı. Durum ortada fazla söze gerek yok.

Bütün bu insanlık dramının gözler önüne sergilendiği günlerde, yılbaşı gecesinde çılgınca kutlama yapanların da kulağı çınlasın..