22 Aralık 2009 Salı

NOEL GELDİ!


Noel babayla bir sorunum yok, lakin bize ait olmayan bir geleneği bayram havasında Noel baba tiplemeleri, çam ağaçlarıyla kutlamak bana hiçte samimi gelmiyor. Ortak bir yılbaşı tarihini dünyaca kabul edip yeni bir yıla hep birlikte başlamak ve iyi dileklerde bulunmak belki normal sayılabilir.

Hristiyanların Ramazan bayramını kutlamaları, Nasrettin Hoca kılığına girip eğlenmeleri ne kadar beklenmezse, müslümanlarında Christmas ı kutlamaları o kadar sıradışı bence.

Hristiyan aleminin dini bayramları olması nedeniyle özel kutlamalar yemekler ve geleneklerinin getirdiklerini yapmasını son derece normal karşılıyorum.

Yılmaz Erdoğan'ın (nerden aklına geldiyse) Noel Baba kılığında çevirdiği filme de anlam veremiyorum. Türk insanının hem tarihi, hem mizah geçmişi, hem edebi geçmişi son derece zenginken, başka kültürlerin sembollerini konu edinmeyi de gereksiz buluyorum. Kendi kültürümüzle değerlerimizle sanat! içerikli yapıtlarda dalga geçmeyi, kötü göstermeyi marifet bilirken, başka milletlerin kültürüne özenecek komplekslerden kurtulmayı ne zaman başaracağız acaba?

Hristiyan aleminin dini bayramları hükmünde olan Chiristmas larını kutluyorum. Onlara mutlu Noeller :))

Bizlere de 2010 yılınının herkese ve ülkeye huzurlu gündemler getirmesini temenni ederim.

13 Aralık 2009 Pazar

ERDEMLİ İNSAN


Kimdir "Erdemli İnsan"

Erdem sahibi olmayana nasıl seslenmeliyiz?
Merak ettim bulduklarımı paylaşıyorum;

Erdem taşımanın ilk şartı insan olmakmış. madde1

Erdem sözcüğünün Latincesi “virtù”yani anlamı “cesaret” demekmiş.
Demek ki "erdemli insan" cesaretli olurmuş korkak, ödlek olmazmış. madde2

Erdemli bir kişi her yerde, her ortamda doğruyu söyleyecek, dürüst ve adil olacak, doğrunun, güzelin, iyinin yanında yer alacak, kötünün, haksızın ve zorbalığın karşısında olacaktır.
Erdemli kişide dürüstlük ve adalet olmazsa olmazmış. madde3

Montaigne ve Montesquieu Fransız düşünürü ve yazarı diyorki;

Genellikle eğitim, terbiye, görgü kuralları, günahtan korkma, kanundan çekinmeyle kötü hallerini baskı altına alabilen ve çoğunlukla iyi hallerini sergileyebilenlere “iyi insanlar”, kötü hallerini baskı altına alamayıp da doğal ve içgüdüsel hareket edenlere de “kötü insanlar” deriz. İnsanı olaylar ve durumlar karşısında alacağı tavırlar ve vereceği kararlar belirler. Bir yerde cesur ve gözü pek bulduğumuz bir kişi başka bir yerde korkak ve pısırık görünebilir. Bu garip davranış değişikliğinde kasıt ve karakter düşüklüğü söz konusu ise bağışlanamaz. Ama çoğunlukla insanı içinde bulunduğu öfke, korku, yoksulluk, baskı, zorunluluk gibi durum ve şartlar farklı davranmaya iterler.
Zaten insan erdeme sırf erdem olduğu için uysa, beklediği pozitif değerlendirmeler kendiliğinden gelecektir. Şu halde insan alçaklıktan uzak, sağlam karakterli ve bugünden yarına değişmeyen biri olmalıdır.

Değişik garip haller sergileyen insana erdemli demiyoruz. madde4
madde5...........


27 Kasım 2009 Cuma

Bayramımız Mübarek Olsun

Peygamberimiz buyuruyor ki; "Cebrail bana komşu hakkını öylesine ısrarlı anlattı ki, komşunun komşuya mirasçı olacağını bile zannettim bu ısrar karşısında! Siz de komşu hakkına dikkat edin, komşunuz başka dine mensup da olsa kurban etinden hissesini vermeyi ihmal etmeyin!."

Hadis-i Şerif

"Insanoglu Allah nezdinde, kurban gününde kurban kesmekten daha sevgili bir is islememistir. O kurban; kiyamet gününde boynuzlari, postu ve tirnaklari ile gelir. Kurban kaninin Allah nezdinde büyük itibâri vardir. Kan akip yere düsmeden kurban kabule geçer. Kurbani temiz ve hâlis bir kalp ile Allah'a takdim edin"

Hadis-i Şerif (et-Tâc, III, 209, Tirmizi rivayeti)

16 Kasım 2009 Pazartesi

NEFES FİLMİ

Film hakkında izlenimlerim ;
  • filmde ünlü olmayan doğal oyuncuları görmek, vıcık vıcık her diziye bulaşmış iğreti olduğumuz oyuncuları görmemek çok güzeldi.

  • günlük hayatta kullanılan abartısız cümleler ve tonlamalar oldukça iyiydi.

  • teröristleri ve ailelerini ucundan kıyısından mağdur gösteren mesajların olmaması rahatlatıcıydı.

  • her tipten her yöreden insan tiplerini içermesi ve doğal duruşları sağlanması başarılıydı.

  • komutanın ilk bölümde abartıdan ve kahramanlıktan uzak olması doğaldı.

  • son, acı son olmamalıydı en azından komutan ölmeyebilirdi

  • konu bir karakol baskınını içersede ana fikrin kanının son damlasına kadar savaşılıp yinede teslim olunmamasından ziyade, savunma daha hissedilir boyutta olmalıydı

  • çok yüksek müzik ve efektlerin kullanılması konuşmaların bir kısmının anlaşılmasını engelliyordu.

  • birinci bölümde hemen hemen hiç aksiyon yada gelişme olmaması beklentiyi karşılamadı

  • hayatta kalan askerin ölü yada yaralı arkadaşlarına koşması yerine, çatışmada yere düşen Atatürk heykelini kucaklaması ilginçti.

  • komutan sonunda hayatını kaybetse bile, kapana kısılmış bir imajla değilde biraz daha cesaretle ön planda çatışma içerisinde ve başarıda olması gerekirdi.

  • Emrah'ın şarkısının tamamını dinlemek tam bir işkenceydi. Başka şarkı türkü yok gibi.

  • herşeye rağmen şimdiye kadar yapılmış kendi konusunda iyi bir filmdi.

film hakkında bilgiler;

  • Filmin senaryosu aynı zamanda filmin yönetmeni olan Levent Semerci ile Mehmet İlker Altınay ve Hakan Evrensel'e ait. Senaryo Hakan Evrensel'in 'Güneydoğudan Öyküler' adlı kitabından uyarlanmış.

  • Kitabında Güneydoğu'da yaşanan terörü anlatan Hakan Evrensel, askeri okul mezunuymuş. Uzun yıllar Güneydoğu'da subay olarak görev alan Evrensel, kendi isteğiyle ordudan ayrıldıktan sonra tanıklıklarını kitaplaştırmış.

  • Levent Semerci'nin yönetmenliğini yaptığı film, Antalya'nın Kemer İlçesi yakınlarındaki Tahtalı Dağı'nda çekilmiş. Film için dağda, 2365 metre yükseklikte, küçük bir karakol kurulmuş.

  • Film, gerçek bir hikayeden yola çıkılarak yazılmamış.

  • Bugüne kadar görülen, duyulan ve yaşanan olaylar birbirine eklenerek, tamamen kurmaca olaylar ve karakterler yaratılmış.

  • 40 askeri canlandıracak yetenekli, zamanı bol ve ünlü olmayan isimler seçilmiş.Çekimler Tahtalı Dağı'nın yanı sıra Gömbe, İstanbul ve İzmit'te yapılmış.

  • Hazırlık aşamasında bölgede görev yapmış emekli askerlerle ve askerliklerini orada yapmış gençlerle konuşulmuş

  • Hazırlıklarına iki yıl önceden başlanan filmin çekimi 140 gün sürmüş.

  • Oyuncular bir ay, emekli bir eğitim subayı tarafından gerçeğe birebir uygun şartlarda eğitim almış.

10 Kasım 2009 Salı

MISIR TATİLİ -1-

Bir zamanlar fırsat buldukça indirdiğim Mısır tatili resimlerini blogger ın fonksiyonsuzluğu yüzünden çıldırıp yayınlamadan taslakta bırakmıştım. Kronolojik sıraya dizmek tamamen işkence, bende bırak dağınık kalsın mantığıyla hareket edip öylece bıraktım.
Burası Kahire'deki konakladığım otel. Aslında Sandaletli Seyyah gezi üstadımız Bora Bilgin'in gezelim görelim stratejisini düşündükçe utanç içinde kıvranası geliyor insanın:) Timsah kardeşe Kahire-Sharm El Sheikh arası kara yolculuğu yaparken molada rastladım.
İskenderiye'de Arap Mimarisini yansıtan bir cami.
İskenderiye yani Alexsandria caddeleri. Yemek konusunda çok zorlandığımı söyleyebilirim. Mc Donald, Pizza Hut ve KFC tercih etsemde her birine bir kaç defa girip garip ve yoğun kokusundan dışarıya fırlamışlığım olmuştur. Yine Bora Bilgin üstadımızı hatırladım, her türlü memleket yemeğinin hakkını vererek, afiyetle yiyebilip keyfine bakmışlığı vardır. Sitesini şiddetle tavsiye ederim.
İskenderiye dünyanın yedi harikasından biri olan feneri ve kütüphanesiyle tanınıyor.
Kahire Cataract Pyramids'ten gün batımı manzaraları.
Dünyanın en uzun nehri, Nil Nehri köprü güvenliği polisleri. Mısır'da elini sallasan polise çarpar desek yeridir. Geçiminin büyük bölümünü turizmle sağlayan ülkede her yer turizm polisiyle dolu.
Mısır'ın yaşam kaynağı Nil Nehri kenarında yükselen gökdelenler, oteller...... Resim çekmek yasak, Nil'i çekmek yasak, polisi çekmek çok hemde çok yasak. Az daha kameram gidiyordu.
Sharm El Sheikh yolu üzeri çöller ve küçük kum tepecikleri.
Çölde bu ıslaklık ve yeşilliğin anlamını, Hz Musa'nın asasını vurduğu ve suyun fışkırdığı yer olması nedeniyle olduğu söylendi.
Sıra sıra palmiyeler, Türkiye'nin Bodrum'u olan Sharm El Sheikh e yaklaşırken muhteşem manzaralar...

Hurma ağaçları ve güzelim Kızıldeniz manzaralı Afrikanın sayılı büyük tatil köylerinden birinin odasından yani odamdan bir görüntü.
Turistler sevinip safari yaptıklarını zannetsinler diye düzenlenen çöl safarisi esnasında molada görüntülediğim bir yöre insanı.
Sıcaklık 50 derece gibi bişey.
Çöl kliplerde gördüğümüz gibi dümdüz değildi en azından benim gördüğüm kadarıyla:)
Yer yer kahverengi dağlar tepeler çöle eşlik ediyor.
Bunlarda safari atv leri. Gönül 4x4 lerle bunu yapmak isterdi tabi.
İki saat kadar sonra safari molasında soğuk içeceklerin yer aldığı buzdolaplarına ulaşıldığında ince kum tanecikleri kıyafetlerin rengini tamamen değiştirmişti.
Safari insanları yayılırken.
Bir süre daha ilerledikten sonra geleneksel bedevi çadırlarında çay ikramı vardı.
Ağustosta çölde safariye çıkıp sıcak çay içmek iyi fikir olmadığından, hijyen faktörüde devreye girince ben içmedim.
Hurmalar henüz olgunlaşmadığından, elimin altında olmasına rağmen dalından koparmanın tadına varamadım. İlk bakışta Antep fıstığına benziyor.
Mercan Adalarında snorkel ile rengarenk balıkları daha yakından görebilme keyfi.
Ammada otel detayı çekmişim.
Otel içerisinde 5 dk da bir gelen taftaflar (otobüsler) ile ulaşım sağlanıyor.
Resimdeki kavruk insanın tek vazifesi kapı açmak kapamak. Bir de gülümsemek.
Resepsiyona giderken koyboldum neyse ki yanıma haritayı almıştım.
Ruslar ve İtalyanların çoğunlukta olduğu tatil köyünde kavşaklar ,yollar, caddeler vs.
Uçaklar Allah'a emanet ama uçabiliyorlar:) Yol arkadaşları.
Nil Nehri'nden görüntü.
Kızıldeniz'de dalış için Mercan Adalarına doğru yolculuk esnasında...
Bir anıt.

Hiç hatırlamıyorum. Üzerinden bu kadar yıl geçip not alınmazsa olacağı buydu :) Aslında daha değerli bilgiler vermeyi planlamıştım ama bu gidişle çok uzayacaktı hatırladıklarımı da unutacaktım.

Bir sonraki yazı Piramitler.

27 Ekim 2009 Salı

SCRABLE UPWORDS

Önce Upword sonrada Scrable manyağı oldum, çok fena. Bilge kişi Prison Break insanı Wentworth Miller'in de en sevdiği oyunun scrable olduğunu öğrenince bir parça daha sevdim bu oyunu:)

Neden scrabel yada upwords oynayayım diye düşünecek olursak;

stres atıp düşünce dağıtabileceğiniz en zararsız ortam derim,

alzheimer olma riskini azaltabileceğiniz ve dostlarınız bu riski taşırken kendinizi daha emniyette hissedersiniz derim,

kelime hazineniz gelişir Türk dilinin yaygın kullanılan kelimelerden ne kadar fazla içerik oluşturduğunu öğrenirsiniz,

okey, tavla gibi son derece boş ve hammaliye oyunların gereksizliği bir kez daha hisseder ve vakit kaybından öte bişeye yaramadığını idrak edersiniz,

http://www.birmilyon.com/ sitesinden üye olarak günlük sınırlı sayıda ücretsiz oynayabilirsiniz derim.

neden oynamamalıyım için sadece bir kaç neden buldum,

müptela olup ayağınızın uyuştuğunu hissetmeyene kadar başından ayrılmayacaksanız hiç başlamayın derim,

geceleri bile rüyanızda kelime düşünüp harf yerleştirmeye çalışıyorsanız bu işe girişmeyin derim,

oyunu nette oynamayıp, manuel olarak aile efradı yada arkadaşınızla oynayacaksanız ve asayiş için yanınızda türk il kurumu sözlüğü bulundurmadan ve süre sınırı koymadan hiç başlamayın derim.

25 Ekim 2009 Pazar

PİSİCİĞİM

Herkesler uyumuşken şu blogları birde ben kontrol edeyim bakalım. Hmmm Yass evlendi diye Jaws'ı ihmal etmiyordur umarım, Boncukçu Minnoşla ne durumda acep, Melek bu nefis mamalardan pisisine de ayırıyormudur ki, resimdeki Umar mı yahu! ne komik görünüyor...
Hofffff yakalandımmmm!!

15 Ekim 2009 Perşembe

EVDE CEVİZ SUCUĞU YAPIMI

Evde ceviz sucuğu yapmak aslında çokta meşakkatli değilmiş. Biraz cesaret, biraz gayret bir de malzemeler bir araya getirince hem ekonomik, hem hijyenik, hem çok zevkli en önemlisi de lezzetli bir sonuç ortaya çıkıyor.


Benim ilk defa yapımına şahit ve dahil olduğum yöresel deyişle şeker sucuğu yapmak güzel bir deneyimdi. Fıstık ve fındık kullanılarak da yapılsa da benim tercihim cevizliden yana.

İçindekiler:) Ceviz (kurumamış, kuruysa nemlendirilmiş), üzüm pekmezi, su, az miktarda şeker, kabartma tozu, nişasta, un.
Malzemeler:) İğne, iplik ve askı. Taze cevizler kırılır ve bir kanadı (çeyrek) ipe dizilir. Cevizler kuru ise nemlendirilmelidir ki iğne battığında kırılma olmasın.Evde bu işlemleri yapmanın en iyi yöntemi cevizleri askıya bağlamaktır. Bağlanan cevizler kuruyana kadar bir kaç gün bekletilir.
Cevizler kuruduğunda batırma işlerimin yapılması için pekmez sulandırılarak kıvamı ayarlanır ve kaynatılır. Diğer taraftan nişasta, un, şeker, kabartma tozu (yumuşak kalabilmesi için) sulanmış pekmezden ayrılan soğuk kıvamla özleştirilir. Ve yavaş yavaş kaynayan pekmeze aktarılarak hızlı hızlı karıştırılmalıdır.
Köpürmeye başlayan kıvama aşama aşama karışım aktarılmalıdır aksi halde taşabilir.
Pelte kıvamına gelene kadar pişirilmelidir.
Dibine tutmaması için derinden ve homojen karışım sağlanmalıdır.
Köpüğü mutlaka tatmalısınız bu ayrı bir lezzettir. Hatta köpükten yapılan beyaz sucuk vardır ki kol kuvveti gerektirir ve evde yapımı sanırım henüz denenmemiştir:) İşte en zevkli tarafı; cevizlerin kıvama batırılma anı. Cevizler kıvama sıcak sıcak bir kaşık yardımıyla batırılmalıdır.
Bu işlem asıldıktan bir süre sonra bir daha tekrarlanır. Çift kat batırılma sağlanır.
Batırma işleminden sonra damlalar azalana kadar kıvam üzerinde, damlalar tamamen bitene kadar da başka bir kap üzerinde bir süre daha bekletilir. Balkona asarak kurutabilirsiniz, yağmur tehlikesine karşı içeride çamaşırlıkta da kuruyabilir. Askılar mandalla sabitlenmelidir ki kaymalar oluşmasın.
Kurutma bir hafta devam eder sonrasında yemeye hazır ve nazırdır.

Dip Not: Evde bir patiniz varsa bu işlemler sürecinde bir süre odasında yalnız kalması yararınızadır:)