Hindistan'lı bir aileyi ziyaret etmem için sevkedildim. Biliyorum biraz tuhaf bir giriş oldu ama uzun hikaye olduğu için olayın özüne bir an önce gelmek istedim. Bu aile müslüman hintli bir aile idi. Yemeğe davetli olduğumdan biraz endişeli yola koyuldum. Bu yemek eğer benim tahmin ettiğim türden ise aç kalmak bir yana çokda ayıp olacaktı. Daha kötüsü durumun en endişe verici yönünü de yolda öğrendim. Evin genç ve güzel hanımı, benim ümit ettiğimin tersine, kendi dilinden başka tek kelime bile başka bir dil bilmiyordu. Dehşete kapılmıştım ama muhakkak ingilizce bir kaç kelime biliyordur canım diyerek kendimi teselli ettim. Eve ulaştığımda geleneksel hint kıyafetli evsahibem beni karşıladı. Gerçektende saçları ortadan ayrılmış esmer güzel bir kadın karşımda duruyordu, kollarında bir sürü renkli bilezik alt üst kıyafeti parlak ve başında shawl yani şalıyla. Nasıl selam vereceğimi şaşırdım önce, sonrasında ortak yönümüzün müslüman oluşumuz olduğunu hatırladım ve selamun aleyküm dedim, ileriki dakikalarda ki anlaştığımız tek kelimenin o sözcük olacağına inanmak istemeyerek.
Beni ayrı bir odaya aldılar. Yer minderlerinden ve etrafta hintlileri anımsatan eşyalardan oluşan bir oda. Oturduk, ümitlerim tükenmemişti hala, hal hatır cinsinden sorular sordum yok yok gerçektende tek kelime Ingilizce bilmiyormuş. Sessiz sinema yöntemiyle anlaşmayı denedik daha başarılıydı:)) Süper bir fikirdi farzedin ki duymuyoruz ve konuşamıyoruz ama biz sohbeti koyulaştırmıştık bile.
Derken bütün insanlığın en ortak yönü olan yemek faslı geldi çattı. Bunuda atlatırsam veda bölümüne ramak kalmıştı:)))) Yer sofrası açıldı. Oda ilginçti, ben buralarda göremedim öyle bişey. Mutfak havlusunun büyük boyutu, ama naylon olan sofradan bir kullanımlık koparıldı ve yere serildi. Çizgili bişey. Ve ikramperver evsahibem tabak tabak yiyecekler taşımaya başladı. Yardım teklifimi reddetti. Sofra tamam olmuştu ve korktuğum başıma çoktan gelmişti. Bir kapta ezilmiş kahverengi tanımlayamadığım bir yemek. Diğer kapta pilava benzer ama içinde acaip maddeler gördüğüm bir başka yemek. Ve diğer hatırlayamadıklarım:)) Bayıldım zannetmeyin canım durun sizde aaaaaa. O kadar ki içecek olarak sunulan ne ayrana ne süte benzeyen içecek bile pembeydi:))
Bir ondan bir bundan güç bela yemeye çalıştım dost hatırına ama bir de bana sorun fear factor e katılmakla eşdeğer olmasa da benzer vakıaydı:)) O pembe içecekten de içtim bu arada :)) ne olduğunu soramadığıma mı yanayım, ne yediğimi bilmediğime mi..
Evsahibemin o canhıraş yakın davranışları benim için her şeye değerdi gerçekten ama gelin görünki yemek faaliyetimiz olmasa daha iyi olacaktı. Pilava benzettiğim yemeği kaşık kaşık yemeye çalışırken içinde rastladığım siyah zeytine benzer tortulu hatta dikenli tırtıklı gibi bir maddeye rastlayınca duraksadım. Sormaya çalıştım anlamak ne mümkün. Kadıncağız eline aldı anlatmaya çalıştı ve sofranın bir kenarına koyuverdi. Tokum, midem rahatsız vs vs şekilde anlatımlarla çekildim sonunda yemekten. Ama o siyah maddeyi unutamıyordum, ne ola ki, ot değil, baharat değil, patlıcan değil, hiç bir şeye benzetemiyordum. Türkçede değil dil olarak görüntü olarak bile yoktu karşılığı:)))
Sofra toplama zamanı.. Sizce bir Türk bu kadar ikram karşısında sofra toplamaya yardım etmez mi. Eder tabi hatta bütün engellemelere ve ısrarlara rağmen. Sofradan aldığım bir kaç tabağı mutfağa doğru götürmeye koyuldum. Mutfağın kapısındayız ben ısrarla içeriye bırakayım diye direniyorum kadıncağız kapıda elimden almaya çalışıyor ama kazanan ben oldum ışık yandı ve ben gördüğüm manzara karşısında oracıkta kalakaldım, kabus olmalıydı bu :)))::))):((:)))!!!???!!!@&&:)
Tezgahın üstünden kaçışan karafatmaların sayısı siz deyin yüz ben diyeyim bin, abartıyorum tabi:)) sayamadım bilmiyorum bu kadarını bir arada hiç görmemiştim :) Hemen kendime geldim tabakları nasıl bıraktığımı bilmiyorum. Odaya döndüm. O siyah maddenin gördüklerimden biri olmaması için dua ettim yapacak tek şeyim buydu. Bir süre sonra misafirliğimi sona erdirdim.
Aradan o kadar zaman geçmesine rağmen zihnimde hala o pilavdan çıkan siyah maddenin ne olup olmadığı hususunda gördüklerimden sonra şüphelerim dinmedi. Yıllardır da bu şüphe iyi yönde gelişmiyor:)
Umarım yanılıyorumdur:)))))
Sabırla okuduğunuz için sizi kutluyorum:)) Finali iyi bitirmek isterdim ama kader burada da ağlarını çoktan örmüştü bile üzerime:))):)
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
21 yorum:
Aymencim bu yazınıda kahkaha ile okudum....:)))
çok ilginç ve çok zor bir durum o kadar güzel anlatmışsın ki sanki bende senle oraydım gibi hissettim...:))
sevgilerimle canım....
Gerçekten ne işin vardı orda?İnsan dilini bilmediği insanların içinde ne yapabilir ki? Büyük cesaret ama sanırım karafatmalardan biri midene inmiş :)
***
Çok mide bulandırıcı bir post olmuş...
Aymen ne yazssam acaba diye düşünüyorum.:)) Afiyet olsun böceğin tadı nasıldı desem mi? :)))
Ya inanılır gibi değil ama farklı kültürdeki insanların temizlik anlayışı vs. de farklı oluyor. Ben Almanya'da yaşayan biri olarak konuya vakıf oldum:)). Bir çok millet bir arada yaşayınca insan neler görüyor. Hastanede yatarken -seninki gibi olmasa da beni çok etkilemişti- Faslı bir hanım güzelce yemeğini yemiş tam karşımda olan banyoya girmişti, elinde yarısı yemek dolu tabakla. Ben seyrediyorum. Kadın yemeği pat diye klozetin içine boşalttı. Sonra tabağı geritip tuvaletin lavabosunun yanına koydu. Ben şok şok bakıyorum. Kaşığını da çıkarıp lavabonun sabunlığunu yanına koydu ve başladı yağlı kabı yıkamaya. Lavabo hastanenin dokunmaya bile tiksindiğim lavabosu. Her gün temizlik yapılsada tuvalet ya orası. Sonra sabunsuz güzelce yıkadı o eliyle de eğilip o iğrenç musluktan bir güzel su içti. ve rahat rahat gidip yattı. yemeğin yağı tuvalet ve lavaboyla haşır neşir oluken tuvalet lavabosunun mikropları da tabağın içini ziyaret etmiş oldu. Ve nimetler dışkıların içine gitti tabi!
Çok iğrençti!
Bir anı daha: Almanca kurs öretmenini ziyaret gitmiştik. Harika ve geniş bir evdi. İçeri girdik oturduk. öğretmen hanım ikramlık birşeyler sordu ve içecek getirmek için mutfağa gitti. Biz de etrafı inceliyoruz. Manzara inanılmazdı. Randevulu olarak gittiğimiz ev en son sanırım haftalar önce temizlenmişti. Heryer kat kat toz içinde ve pisti. İşin tuhafı ev sahibi hiiç rahatsız değildi. Gelen içeceği bile sanırım içemedim.
Hayırlı geceler, hijyenik misafirlikler...
aaaaaaaaaaaaaaaaaaayyy aymen çok kötüüü
ama sen artık bırak o siyah şeyi düşünmeyi yaa ne yapacakssınki yada düşün de o şey tammıydı yoksa yarımmıydı anladınmı hani derler ya elmanın içinden çıkan bir kurttan kötü ne olabilir yarım kurt hesabı yani neyse senin mideni iyice kaldırmayayım çünkü benimki akşamdır bulanmakta migrenim tuttu ama inatla blog geziyorum öptüm canım hoşçakal
Aman yarabbim ne fena anılar bunlar böyle!!Aymen'cim senin anlattığına yapacak yorum dahi bulamıyorum.Geçmiş olsun desem yeridir sanırım.Her ne kadar farklı kültürlerle bezenmiş olsada insanoğlu bence temizlik heryerde temizliktir.Sadece bizde "şartlı" temizlik diye birşey var onu yabancılarda aramak yanlış olur.Ancak pislik ve toz heryerde temizlenmesi gereken şeyler,temizlemeyen türkler olduğu gibi elbette yabancılardan da böyleleri çıkacaktır.Böyle bir konuyla tanıştık ama ben çok memnun oldum cnm.bende beklerim.sanırım resimdeki güzel bayan sensin.ortak bir yönümüz de varmış.görüşmek üzre cnm şimdilik hoşçakal.
Merhaba Aymen,
Yazını bir solukta ve heyecanla okurken sonunda gözlerimi açarak ekrana bakarken buldum kendimi.Allah bir daha böyle bir şeyle karşılaştırmasın seni ve tabi bizleri de,senin yerinde olmak istemezdim:))))
sevgilerimi gönderiyorum....
Ayça cım, sanırım en fazla eğlenerek okuyan sensin bu yazımı:)))
Umar, bu aralar sitene giremiyorum sorun mu var?. Kıramadığımdan gittim ingilizce bilmediğini farkettiğimde geç olmuştu.
Lavantinim, hastane konusunda değil yabancılar bizden olan insanlar bile hiç dikkatli olmuyorlar. Senin anlattığında mide bulandırıcı ama yinede en iğrenç anı bana ait :)):))
Melekciğim, migrenin tutmuşken içini kararttım hepden dimi:) ama söz sana ithafen daha iç açıcı yazılar yazacağım:)
Semracığım, en kısa zamanda sana uğrayacağım, şu bir gerçektir ki temizlik anlayışı en doğru olan millet bizim milletimiz. Resimdeki hint kıyafetli bayan aishwarya Rai isminde dünyaca ünlü bir hint güzeli ve ben ona hayranım çok güzel yaratılmış. Eeee ben mi? ben ondan güzelim tabiiiii:)))))
Ab-ı hayat, bu yazıyı yazarken okuyanların aynen senin gibi tepki vereceğini tahmin ediyordum, gözleri fal taşı gibi açık, ağzını eliyle kapamış ayyyyy ıyyyğğğ iyiki o ben değildim der gibi bakışlar:)))
hicri yılbaşın mübarek olsun
:))))....burda yani dubaide yiginla hintli war....yakindan tanimadan once onlara karsi bir yargim yoktu ama tanidikca sewmemeye basladim...kendimi ne kadar ikna etmeye calissamda sewemiyorum....ugrassmada olmuyor...tanidigimm en pis millet...we sizede brawo...yemegin sonunu getirmissiniz....:)) kolay gele
ığğğğğ iğrenç, evsahibi yemişmiydi yemeklerden???
tek kullanımlık masa örtüsünü söyleyince ben de iyi bitecek zannediyorum.
geçmiş olsun, başka ne diyelim böğğ
Sayıları çok fazla olmasa da temizleri de varmış. Geçenlerde bir arkadaşım geldi Hindistan gezisinden vakit bulursam diğer bloguma atacağım görüntüleri.
Yerinizde olmak istemezdim, sevgilerle..
Bizde vardır sadece şu deyim "şartını şurtunu bilmek". Gözünü seveyim milletimin temiz ve titiz insanlarının.:)
Uzakdoğu mutfağının vazgeçilmezi, çıtır çıtır kızarmış kara böcüklerin tadına istemeyerek de olsa bakmışsın aslında. Bir de çok proteinliymiş diyorlar. E olan olmuş, iyi yönünden bakalım değil mi?:)
Ben o pembe sıvıdan sonrasının zaten hayra varmayacağını tahmin etmiştim desem. Bununla geçmiş olsun. Sevgiler..
Ya ben bu yazina yorum yazmistim ama seytan almis goturmus:)
Demistim ki, burada (dubai) , Hintlinin ciktigi ev tutulmaz, cunku bortu bocekten tenizlenmiyor ev, birde kokusu gecmiyor diyorlar.
Burada bayagi Hintli arkadasim oldu, cok iyi insanlar ancak yemeklerine hala alisamadim, kokusu cok baska valla...
Sana gecmis olsun, unutulmayacak bir tecrube olmus , ironik kismi sen Hint kulturunu seviyordun sanirim:)
Yazini tek kelime kacirmadan okudum. Igrenc yavvvv, igggrenc. Ne olursa olsun, bizim en kotumuzun bile mutfagi asla boyle olmaz. Ne de olsa aileden gelen ve gurur duydugumuz bir sartimiz surtumuz vardir. Simdi diger yazilarini okumaya gidiyorum:))
Sevgili arkidişlerim, ben olayı kendi penceremden anlattım hepinizde o siyah maddenin benim inanmak istemediğim şey olduğuna inanmış ve bir ihtimal bile olsa aksini iddia edip beni teselli etmiyorsunuz yahu... Teessüf ederim:)) Biri bana bütün bunların yalan olduğunu ve Hintlilerin pilavlarına siyahımsı bir ot koyduklarını söylesin lütfen :))
BADKITTY, yemeğin sonunu getirmedim ama başlamasam daha iyi olacakmış.
DENİZSEFASI, evsahibi tabiki yedi yemeklerden hemde nasıl.
AKÇAHAN, muhakkak onlarında temizi vardır ama en temizleri bile bizim düşündüğümüz gibi değil, tek çare yabancıların yemek davetini reddetmek.
FİKRİMİNİNCEGÜLÜ, bütün bunlardan sonra o pembe sıvıyı bence hiç deşmeyelim:)) neme lazım:)
DESERTWIND, bu milletin çıktığı ev bile tutulmazsa bunlar böcek mi üretiyorlar dersin ilginç. Ha bu sana da ders olsun sakın ola ki hintli arkadaşlarına yemeğe gitme. ben kendimi feda ettim sizler için:)) Ironik kısma gelince evet ben seviyorum Hint kültürünü fakattt yemeklerini asla, müzikleri, kıyafetleri, dansları, filmleri... asla yemekleri değil:))
Dip not: Hintliler filmlerde gördüğümüz gibi öyle güzel değiller. Onlar seçilme. Çirkini çok çirkin güzelide çok güzel ortası yok yani:))
anneciiiiim!:(
yok yahu sen endişelenme o zeytinidir zeytin. hintlilerin zeytinli pilavı meşhurmuuuş.:))
Aymen'im, yoktum bir kaç gündür, sonra da oğlanın ödevi,işi, nete çook seyrek giriyorum. demin bir girdim lavantine yorum yazdım.şimdi sana.:) posta posta her işim.:))
yazının sonunu kahkahayla okudum ve tabii şaşkınlıkla.
umarım o kara şeyler hamamböceği değildir ki ben zannetmiyorum,nitekim bu böcekler bolca çizgili kas ve kitin içerir,yani biraz çıtır olmalıydı o siyah şeyler.
ben hamamböceğini beş metre öteden görsem kaçarım,böceklerden çekinmem ama bu böcek beni zıplatır:)
son olarak geçmiş olsun diyorum:)
Aymencim sakın bir yanlış anlaşılma olmasın, yazın çok ilginç ve güzel, benim gülmekten kastim orda meydana gelen ortam, hepimizi başına gelebilecek bir şey mesela istediğin kadar temiz ol ama yemegin içine sinek te düşebilir gibi...
sakın yanlış anlama canım..seni seviyoruz...
Evet Tuba bizim millet gibisi yok canım haklısın.
Paticiklerciğim teselli yazın için teşekkür ederim zeytin benim hiç sevmediğim bir yiyecektir fakat yinede zeytin olmasını tercih ederim:))
Ay ivriz sana inanamıyorum böceğin anatomisini yazmışsın ya:))) haşlansada mı çıtır çıtır olur ki?:)) bide ben o maddeyi yemedim onun suyunda pişen yemeği yemiş oldum:)))
Aycacığım hayır canım benim yanlış anlamadım nereden çıkardın. Tabiki gülmeiniz için paylaştım sizlerle.
Umarım sizlerin başına böyle şüpheli hadiseler gelmez. :)))
Ben genellikle tanıyıp bilmediğim insanların evine yemeğe gitmemekte buluyorum işin kolayını. Çünkü ne sürprizle karşılaşacağımız hiç belli olmuyor. İngilizlerin bile bulaşıkları durulamadan, sabunlu olarak kurulayıp kaldırma adeti olduktan sonra... Hindistan'a gittiğimizde de Hint yemeklerini yiyemedik. Sabah kahvaltılarını bol meyve ile, akşam yemeklerini de Çin lokantasında geçiştirdik. O dönem benim bir numaralı gıda kaynağım arkadaşlarımın sunta bisküvi diye adlandırdığı Altınbaşaklar idi. Taşıması hafif, doyurucu :) Sıkışınca ona başvururdum. Hindistan'dan çok da Mısır'da aç kaldım! Gene bu temizlik davasına... Es kaza 5 yıldızlı otelimizin mutfak kapısını açık gördümdü de! O siyah şeye gelince de nasılsa pişmiş :) Çinliler'in yediği bilumum böcüğe rağmen sağlıkla yaşadıkları düşünülürse protein niyetine say ve unut sen onu :) Bundan sonra Hintliler'e yemeğe gidilirken düşünülecek, mutfak kontrol edilecek, olmadı kaçılacak şeklinde de kayıtlara geçile :P
berceste, bizim milletimizden başkasında temizlik anlayışının düzgünlüğünü beklemek hayal tabi. Bu tür yerlere gidildiğinde bol miktarda sunta kereste bisküvi yada Allah ne verdiyse zulaya doldurup gitmek en iyisi. Mısırda Mc Donald a 3 defa girip kokudan midem bulanarak dışarıya fırladım olmadı Kentucky e girdim zorla yedim pizza hut daha normaldi ama o koku ordada vardı:)
Yorum Gönder