8 Temmuz 2008 Salı

DÜNYA KAYISI MERKEZİ

Bir kaç günlüğüne planladığım gidişim uzun sürdü. Şehrin patırtısıdan gürültüsünden birazcık uzaklaşmak iyi geldi bana. Bol oksijen soludum. Organik meyveler sebzelerle beslendim. Epeyce doğal bir hafta geçirdim işin özü. Fazla doğallık bizi bozar deyip döndüm:) neme lazım malum alışık değil bünyem.Yumurta görünüşlü çıplak dağların arasında bir yerleşim yeri, en lezzetli kayısıların yetiştirildiği şipşirin bir kasaba. Mevsim yaz olmasına rağmen soğuğa yakın serin bir hava, yemyeşil bitki örtüsü ve buz gibi kaynak sularına hayran kalıyor insan. Herşeyden, bedenen ve fikren uzak kalıp sıyrılmak zor değil burada. Dağları mis gibi kokuyor. Envai çeşit otlar, bitkiler, ağaçlar....
Sabah kahvaltılarını erken vakitte yapmayalı uzun zaman olmuştu. Resimdeki koca ceviz ağacının altında üşüyerek geçirdiğim sabah 07:30 kahvaltı, akşam 19:30 yemek seansları. Kahvaltıda; kümesten henüz alınan tereyağında taze köy yumurtası, ev yapımı pekmez, peynir, yoğurt, tereyağı, çökelek ve bostandan yolunmuş yeşillikler. İbrahim Saraçoğlu bu postu okusa gözleri yaşarırdı herhalde.Hemen hemen hergün gezindiğim kara lahana, marul, dereotu, soğan......sebze bostanı ve tadına doyamadığım tatlı çilek.
Bitkisini çiçek gibi koklamaya bayıldığım olgunlaşmamış küçük yeşil domates.
Çocukluğumda hayal meyal hatırladıklarım bahçede dekor olarak duruyor şimdi. Zahire öğütme taşı, lo(eskiden kar yağdığında toprak damların sıkışması için kullanılan ağır taş)
ve soku (tokmaklarla yiyecek öğütme taşı, bir nevi büyük havan). Soku'nun benim olup olamayacağını sordum tamam dediler. Şimdi o koca içi oyulmuş taş bana ait. Bi sorun var, yerinden kımıldatmak için vinç gerekiyor. Olsun dededen kalma hatıra :) Bi taşım var artık.
Yemek saatlerini ezbere bilip koşa koşa gelen kedicikler benim varlığımla bayram havası yaşadılar. Tabağımdaki et ve türevleriyle besledim onları. Beni özleyeceklerinden son derece eminim.
Anne kedicik ve benden köşe bucak kaçırdığı yavruları.
Yavrularına bakışlarımı ve sıktığım dişlerimi farketmiş olacakki, anne kedi iki gün sonra yavrularını toparladı ve benden uzaklara taşıdı. Kendisi ise sadece yemek vakitlerinde teşrif etti.
Anne kedi yavrusuyla sevgi seli içerisinde bana nispet yaparken.
Gelelim sadede. Dünya kayısı başkenti olan Malatya'da dünyanın en lezzetli kayısıları yetişir malum. Malatya'nın en lezzetli kayısıları da bizim bahçelerde yetişir :) Bu yıl kolaçan etmek bana düştü.
Elimdeki kayısı türü, sofralık olarak yetiştirilen "Hasanbey".

Kasabada kayısılar Malatya'ya nazaran bir kademe daha geç olgunlaşır. Bu da ihracatçıların işine yarar. Özellikle yükseklerde henüz toplama aşamasına gelmeyen şekerpareler bir kaç haftaya kadar olgunlaştığında toplanılacak ve tercihe göre yaş yada kuru olarak satılabilecek.
Doğal yöntemle gün islimi adı verilen kurutma yöntemi Türkiye'nin geleneksel kuru meyve ihracatı içerisinde önemli bir paya sahip. Bölgede üretimin büyük bir bölümü kurutuluyor ve yıllık 100 bin ton civarında kuru kayısı elde ediliyor.
Bahçeden manzaralar;Ortalama 20 yıllık bir bahçe. En son fidanken gördüğümde mini minnacıktım :) bu halini ilk defa görüyorum.
Görüntüsü göz alıcı fakat tadı şekerpareye hiç benzemeyen bir kayısı türü. Tüccarların tercih etmediği satılmayan bir tür. Tadı mayhoş. Tatlı meyve sevmeyenler için ideal. Ben çok beğendim.
Havası, suyu, güneşi, toprağı öyle bir bileşim oluşturmuşki bu lezzete hiç bir yerde rastlanmıyor. Boşuna denemeyin diye söylüyorum:)
Eve getirmek için bir kutu kendi ellerimle topladım. Zormuş gerçekten. Gün boyunca hatta günlerce toplayanların Allah yardımcısı olsun.
Limon armut ve bal armudu iki tür ağaç var burada. Tercihim bal armudu. Olgunlaşmasına ise daha çok var. Resimdeki limon armut.
Bunlarda vişneler. O kadar ekşi olmasına rağmen bazılarını kuşlar tırtıklamış bile.
Görünüşü üzüme benziyor. Ama bunlar erik. Mor erik.
Ada çayı, süpürge bitkisi ve şeker hastaları için şeker dengeleyen bitki.Kehil kehil, nefes nefese tırmanıştaki davetsiz misafirler. Burada ne işiniz var diye sorduğumda dağ çayı toplamaya geldiklerini söylediler. Bütün dağ çaylarını topladığımı söyledim inanmadılar doğal olarak. Ağaç sulama geniş hortumlarla ana vana açılarak fıskiye yöntemiyle yapılıyor. Kaynak sularının toplanması için yapılan havuzu köy çocukları olimpik yüzme havuzu niyetiyle kullandıklarından meyvelere zarar veriyorlar. Havuzlara çamur atıldığında bile önü alınamayan bu sporcuların, buz gibi suda ve havada nasıl yüzdüklerini sorduğumda dişleri çatırdayarak yüzüyorlar dediler. Yüzme aşkı uğruna araba ile ulaşım sağlanan uzaklığa hemde o yüksekliğe tırmanmalarına inanamıyorum. Acıkınca da ağaçlara saldırmaları normal tabi. Havuzda yüzmeye mi geldiniz diye sordum. Hayır ama bi defa gelmiştik dediler dürüstçe. Resminizi çekiyorum teşhis edildiniz ona göre dedim. Burada bu manyağın ne işi var dercesine baktılar:)
Yöreye ait bir yiyecek. "Patatesli Hıtap"
Başlıca özelliği; esmer undan yapılması ve odun ateşinde saç üzerinde pişirilmesi. Üzerine tereyağı sürülerek servis yapılıyor. Ateşin yanında sıcak sıcak yemek bir başka zevkti.
Abbasın evine dönme vaktinin geldiği an. Sırt çantalı seyyah olarak blogmu açsam acep. Bir sırt çantasıyla bir hafta nasıl yaşanırın sırrını bilenlerdenim çok şükür:)
Foto makinem bol miktarda gıcıklık yaptı. Kah inat etti ekran gitti kah memory dolu numarası yaptı. Bu yüzden manzara kaçırdığım çok oldu. Artık kalan sağlar bizimdir:)

30 yorum:

[ fiкяiмiи iиcє güℓü ] dedi ki...

Kalan sağlar yetti yeniden köye gitme isteğimin depreşmesi için. Hele o erikler, şimdi olmuştur bizim oralarda da.:)

Hoşgeldin...:)

Adsız dedi ki...

Hayatımda hiç kayısıyı dalında görmedim.Böyle güzel manzaraları görünce içim gidiyor.Zaten sürekli büyükkentlerden uzak bir yaşantı hayal ediyorum.Orda olsaydım dalından meyve yemek süper olurdu.Saç üzerinde gözleme gibi yapılan yiyeceğe de bittim yanında ayranla süper gider.Güzel bir tatil olmuş açıkçası,bağlarınız bahçeleriniz varda söylemiyormusun yoksa ?

zehra dedi ki...

hoşgeldin öncelikle güzel yerler buralar gidip gormek ne guzel gezıp paylasmak ne guzel bayıldım fotolara

Eski dedi ki...

yıllar sonra bu güzel bahçeyle yeniden karılamanız ne hoşş , sabahları üşüyerek bahçede kahvaltı yapmaya bende bayılırım yalnız kayısıyı yiyemem dokunamamda aynen en sevdiiğim eftalide öyledir , bu patatesli hıtap gözleme tarzı bişeye benziyo , Eskişehirde gözleme diyolar bu şekilde yapılan hamurlara , gece gece canım iyi çektii ...

Murat Artan dedi ki...

öncelikle hoşgeldiniz der,sonra bu yorumun biraz uzun olacağını peşinen haber veririm:)

malatya kayısısı kadar lezzetli bir kayısı yemedim ben,ölüp biterim, dalından koparıp çatlayana kadar yediğimi bilirim,bir kayısı bu kadar mı güzel olur allahım.hatta şimdi dolapta bir yığın kayısı var malatya dan geldi,gidp gelip yiyorum:))

demek malatyalısınız,malatya ya gittim ben,ama bana yabancı bir şehir.bu köy de hiç yabancı gelmiyor,sanki erkenek ile sürgü arasındaki ismini bilmediğim köy,doğru mu?? yeşili bol bir memleket ama çook soğuk,yazın da çok sıcak,çok tuhaf:)
kayısı işçiliğini bilirim çünkü bizzat çalıştım,patik yaptım ben,ötesine karışmadım:))bir de suyu çok güzel malatyanın.

antep in sıcağından sonra bu serin köy iyi gelmiştir size,sabah erken kalkmak kadar güzel bir şey yok.
şu yavru kedicikler de çok şirinler.

bir de arapgir üzümünü çok överler,bir türlü nasip olmadı tatmak.

vesselam tekrar hoşgeldiniz efendim:)

xxx dedi ki...

Bu kayısı mı, kaysı mı hala anlamış değilim. Ben kayısıyı tercih ediyorum.

Adsız dedi ki...

Aymencimmm hoşgeldin canım... harika bir tatil yapmışsın... imrendim doğrusu...herşey taze, her şey dalından ne kadar güzel..

Bizede kayısı getirdinmi.?..:))

sevgiler

Adsız dedi ki...

İmkanım olsa şehir yaşantısı yerine böyle bağda bahçede bir yaşantıyı tercih ederdim...

kayısılara bayıldım,....sadece kayısılara degil herşeye...

Aymen dedi ki...

İncegül, hoşbulduk,teşekkürler.

Umar, bağ bahçelerimizin olduğunu dadanmandan endişe ederek söylememiştim:)

zehra, hoşbulduk beğendiğine sevindim.

nevv, şeftaliye dokunamamayı duymuştum ama kayısı ilk defa duyuyorum. kayısının yüzeyi ürpertici değilki:) temelinde gözleme hıtap aynı ama yinede tadı yöreden yöreye değişiyor, yorum farkı yani:)

ivriz, hoşbulduk. kayısıyı bu kadar sevdiğini önceden bilseydim bi kutuda sana toplardım:) neyseki aynısından mevcutmuş sende. yer hususunda tahminin süper, yalnız erkenek ile sürgü arasında bi yerleşim yeri yok yani cevap sürgü değil:)

arzu hal, söylerken ağızdan kaysı gibi çıksada doğrusu kayısı.

ayça, size kayısı getirdim tabi ama resim olarak:)

tuğçe, şehir hayatına alışık insanlar için bir takım zorlukları var bu yaşantının bir kez daha düşünmelisin:)

Murat Artan dedi ki...

ama nasıl olur.antepten çıktınız mı yukarı erkenek gelir düzlükte,sonra yol sola kıvrılır ve yukarı tırmanır,aşırı virajlı bir yol var,o yolun aşağısında da bir köy var,sonra o keskin viraj biter ve sürgü ye varılır. google maps den baktım şimdi,köyün adı reşadiyeymiş,geçidin adı da aynı.
ya ben yanlış anladım sizi ya da boşverin işte mühim değil:)))

bari köyünüzün adını söyleyin de rahatlayayım:))

iyi geceler.

Aymen dedi ki...

ivriz, aslında cevabı söyledim. sende söyledin. sürgü değil dedim. köy değil kasaba dedim. Antep ten çık, gölbaşını geç, tünelden sonraki ilk yer. :))) suları soğuk, havası soğuk...

Adsız dedi ki...

ya sen varya turla mı geziyosun buraları yoksa akrabalar mı çok gezecek anlamadım :)) ne güzel miss gibi bence de İbrahim Saraçoğlu görse gözleri yaşarır ve seni tebrik ederdi :)) Kedi yavruları da diş gıcırdatmayacak gibi değillermiş sahiden ne minnoş ne şekerler maşallah.. Bu arada fotolar yine kayısı ağacı fotoğrafları muhteşem çıkmış mayhoş kayısıyı bende çok severim benim için de ye bol bol ama fazla kaçırma kayısının fazlası dokunabilir :)))))

Boncukçu dedi ki...

Oh içim açıldı valla. Şu günlerde Ankara bir sıcak, okurken ağacın altında ben de mahsusçuktan ürperdim :)

karakazan dedi ki...

O güzel görünümlü kayisilari görünce cok canim cekti,sonra mayhos deyince agzim sulandi eksiyi sevmem de.Ama hepsi cok güzel paylasimin icin cok tesekkurler canim.

selamlarimla,serap.

BüYüKGüZeL dedi ki...

merHaba :)
bizimde kayısı bahçemiz var ama Adana'da kayısı çoktaaaan geçti :)
Malatya'nın Darende ilçesinin Ayvalı Sofular diye bir beldesinde bende aynı güzellikleri yaşamıştım..
Tadına doyum olmuyor gerçekten..

Kızıl dedi ki...

Çok güzel kareler bunlar Aymen. Eşimin Malatya'lı olması sebebi ile bol bol o güzel kayısılardan yeme şansımız oluyor, dalında görmemiştim ama hiç sayende bu da oldu :) Anne kedi ve yavru kedicikler de çok tatlı ne güzel resmetmişsin :) Sağol paylaşımın için....

Goksu dedi ki...

Ohhh...ne guzel gezmissin:)Ulkemizde ne guzel yerler var degil mi? Her fotograf karesinde ben de orda olmak istedim.

Aymen dedi ki...

çilekli, kimi zaman tur ile kimi zaman kendim geziyorum. akraba ziyaretleri pek nadir olsada arada çıkıyor tabi:)

boncukçu, ankaranın sıcağı fena olur ayazınıda bilirim oda ondan beter:)

karakazan, mümkün olsada tattırsam hani.

büyükgüzel, adana da kaysılar geçmezmi sıcaktan bir günde olgunlaşmıştırlar eminim:)

pandora, dalında kayısıyı görmene benim vesile olmam ne güzel.

Nalan, ülkemiz her bakımdan rengarek çok şanslıyız. kıymetini bilmeyenleri Allah ıslah etsin.

zehra dedi ki...

mutlu güzel saglıklı aşk ve sevgi dolu bir hafta diliyorummm

meleginmarifetleri dedi ki...

Aymen senin gezi hızına yetişemiyorum vallahi bu ne sürat böyle yorulmuyorsunda maşallah.
manzaralar harika ama ben en çok kediciklere bayıldım o yavruları alıp mıncıklamak ne güzel olur:)
bendede var şimdi bir yavru gözünü tedavi ediyorum anneyle mücadeledeyim vermemek içinhehehe bakalım kim gelip gelecek.
Sana iyi eğlenceler buralarada beklerim bendede var taze yumurta kümesten öptüm bay...

Unknown dedi ki...

sen benim kasabamdan bahsediyorsun arkadaşım sen nerelisin? ama o kadar güzel anlatmışsın ki valla sanki bu güzelliklerin içinde yaşamıyor ve bu güzellikleri başkasından duyuyorum gibi hissettim,çok güzel ifade etmişsin.Fakat kim olduğunuzu merak ettim gerçekten evi tanıdım ama kimsiniz..

Aymen dedi ki...

teacher, önce sizi tanıyalım...?

Unknown dedi ki...

ben ali osman bebek mersin'de öğretmenim,arkadaşın bahsettiği kasaba da malatya'nın erkenek kasabası hani aynı kasabadan olunca merak ettim kim olduğunuzu..

Unknown dedi ki...

ben Ali Osman BEBEK,mersinde öğretmenim.Arkadaşın bahsettiği kasaba benim kasabam olunca yazma gereiği hissettim çünkü o kasabanın içinde olunca bu güzellikleri göremiyosun.Başka birinden duyunca gerçekten çok güzel bir yerde yaşadığımızı anladım.O nedenle de arkadaşı merak ettim bana bu güzellikleri hatırlatan kim diye...

Aymen dedi ki...

teşekkürler anlatımdaki beğeniniz için. İsminizi çıkaramadım çünki ben akrabalarım dışındakileri pek, hatta hiç tanımıyorum desem yeridir. Sınıf öğretmeni olmalısınız?

Unknown dedi ki...

Hayır beden eğitimi öğretmeniyim,akrabalarınız kim belki de sizinle akraba olabiliriz.Çünkü ev tanıdık ve gedikağzı mahallesinde bir ev..

Aymen dedi ki...

teacher, email adresim;

aymentiger@gmail.com

malum burası umuma açık bir blog :)

Adsız dedi ki...

Zehra abla,Erkenek'in daha önce hiç bu kadar güzel ve farklı bir bakış açısıyla anlatılışına şahit olmamıştım.Kalemine sağlık.Hatta o kadar beğendim ki bu anlatımı eğer istersen www.erkenek.com'da paylaşmak isterim.Şu an bir sitemiz var ama yenisini bitirmek üzereyiz.Siteye göz atman için sana linkini yazıyorum.Kendine iyi bak..
www.erkenek.com/index.php
Salman TOPAL (Deremetçi)
Not: Site şuan yapım aşamasında.Şubat sonu gibi yayında olacak.)

Aymen dedi ki...

Merhaba,
Sevgili Salman hoşuna gittiğine sevindim yalnız ben bu blogda daha çok kişisel düşüncelerimi ifade ettiğimden Erkeneğide kendi bakış çerçevemden günlük tarzı anlattım. Erkeneğin tanıtımı açısından ne denli faydalı olur bilmiyorum. Bir de blogumda amacım çok fazla dikkat çekmemek. Erkenek sitesinde yayınlamak istemen çok güzel ama blogumu link vererek değilde belki yazıyı oraya aktararak yayınlayabiliriz. Görüşmek üzere

Unknown dedi ki...

Tekrar merhaba,siteye göz attın mı bilmiyorum ama,eğer izin verirsen link vermeden,sadece bir başlık altında yayınlayabilirim.Yani, "Yazılarla Erkenek" diye bir başlık var orada.O başlık altında Erkenek ile ilgili yazılan yazıları(anı,günlük veya geziyası gibi)yayınlamayı düşünüyoruz.Yazıdaki bakış açısı gerçekten süper.Yani Erkenek'i bambaşka anlatmışsın.Sitemizi zenginleştireceğini düşünüyorum.Tabi ki sen istersen..Ayrıca istemezsen ismini yazmam.Resimleri ve yazıları aynı senin yaptığın gibi yayınlarız.Bu genel itibari ile bir kültür sitesi.Yani seviyeli ve günlük 1000'in üzerinde tıklanan bir site.Neyse,bu arada resimler de çok güzel..Görüşmek üzere..