6 Mayıs 2008 Salı

MARDİN - MEZOPOTAMYA

ESKİ MARDİN EVLERİ
Tarihte Mezopotamya'nın bir çok millete ve medeniyete evsahipliği yaptığı bilinir. Tam olarak neresi olduğuna dair bir çoğumuzun fikri muhtemelen yoktur. Bir aşağı bir de yukarısının olduğunu bilirim Mezopotamyanın, bu kesin :)

Açık hava müzesi görünümündeki 7 bin yıllık tarihi dokusu ile dünyada Kudüs ve Venedik şehirlerinden sonra UNESCO tarafından üçüncü tarihi ve mimari sit kenti ilan edilen yerin Mardin olduğu hakkında da pek haberimiz olmasa gerek.

Bende Mardin'e ayak basana kadar bütün bunlardan bihaber olanlardandım. Bu şehrin tarihi değerleriyle tam bir açıkhava müzesi olduğunu benim gibi burnunun dibinde olduğu halde farkedemeyenler için bir de ben konu edineyim dedim.
Mardin, Mezopotamyanın en eski şehirlerinden olduğunu her adımda buram buram tarih kokmasıyla gösteriyor. Taş evleri, dar sokaklarıyla eski Mardin, yerini yeni Mardin'e bıraksa da gidipte görülecek yerler eski Mardin'de kalmış.
Sokakların dar olması araç girişine imkan vermiyor. Bu nedenle eşekler çöp toplama aracı, insan ve eşya taşıma aracı olarak kullanılıyor Mardin'de.
Bakır ve gümüş işlemeciliği çok yaygın. Özellikle yöreye ait Telkari gümüş işlemeciliği gözalıcı ve çok emekli olmasına rağmen fiyatları oldukça uygun.
Meşhur Mardin sabunlarına heryerde rastlanıyor. Saç dökülmelerine ve cilt sorunlarına deva olduğu söylenen sabunların tanesi 1,5 YTL. Ben hepsinden numune olarak birer tane aldım. Sokaklarının dar olmasının yanısıra ana caddeler de oldukça dar ve sıkışık. Sadece bir aracın ilerleyebildiği bu caddeleri belediye otobüsleri de kullanıyor. Şehir içinde yolların bir çoğu taş parke. İnişli çıkışlı yolların sağı ve solu tarihi taş binalarla dolu. Bu da şehire çok mistik bir hava veriyor. Tarihin en eski hristiyan topluluğu olan Süryani ve Müslüman halkın içiçe kardeşçe yaşadıkları bir şehir Mardin. Kiliseleri, medreseleri ve camileriyle mabed dolu şehir taş işlemeciliğini yansıtan bir çok esere sahip. Peygamberimiz Hz Muhammed'in (s.a.v) postası olduğu bilinen ve Şeyh Çabuk olarak tanınan Abdullah Bin Enes Cüheyni'nin türbesinin bulunduğu Şeyh Çabuk Camii.

ARTUKLU OTELİ

Bildiğimiz otel anlayışından epeyce farklı bir tarzda Artuklu oteli. Özelliği, Artuklular'dan kalma bir kervansaray olması. 800 yıllık bu kervansaray restore edilerek yüksek teknolojilerle donatılmış ve ziyaretçilere de açık bir durumda. Prens Charles Mardin'e geldiğinde Artuklu Oteli'nde kalmış hatta şeref verdiği! oda, yani kral suitinin kapısında bu belirtilmiş. Duvarda boy boy resimlerden anladığımza göre daha bir çok siyasetçi ve ünlünün de uğrak yeri olmuş.Nefis Mezopotamya manzaralı üst teras bölümü, cafeterya şeklinde düzenlenmiş. İç bölümleri de bildiğimiz otel mantığından tamamen farklı şekilde dizayn edilmiş. Loş ışıklar, dinlenme odalarında yer minderleri ve odalara uzanan koridorların taş duvarlardan oluşması insanı zamanda yolculuğa sürüklüyor.

SÜRYANİ KADİM KIRKLAR KiLİSESİ

Süryani Kadim Kırklar Klisesi, 6. yüzyılda yapılmış ve daracık sokakların arasında yer alan ince taş işçiliğiyle, 400 yıllık ahşap kapıları, 1500 yıllık kök boyası baskılı perdeleriyle bir Metropolitlik klisesi. İbadete ve ziyarete açık olan kilise içerisinde resim çekmeye izin yok.
Şanssızlığımız Urfa'dan gelen bir öğrenci grupla eşzamanlı kilise de bulunmamızdı. Öğrencilerin kilise içerisinde pervasız tavırları hem papazı hemde bizi kızdırdı. Adının sonradan Gabriel Akyüz olduğunu öğrendiğim Papaz haklı olarak gerildiği için çok fazla bilgi veremese de Süryanilerin bir Mardin gerçeği olduğu hakkında biraz daha bilgi sahibi olduk.
Papaz süryanice konuştuğu misafirlerini de ağırlamakta sabırsızlanıyordu. Kilise ziyaretimiz bunun için kısa sürdü. Öğrenciler dağıldıktan sonra biraz sohbet ettik. İçinde bulunduğumuz hafta kutlu doğum haftasıydı ve bir sonraki haftanın hristiyan aleminde elem haftası olduğunu ve hazırlıklar yapılacağını söyledi. Sormak istediğim çok soru vardı belki bir başka sefere.

Not: Papaz Gabriel Akyüz 2003 tarihinde Horiepiskoposluk rütbesine terfi etmiş. Papaz ile rahip arasındaki farkı merak edenler için bilgi; papaz evli olanlara, rahip ise bekar olanlara verilen bir ünvan. Rahip olmanın 3 şartı; bekarlık, fakirlik ve mütevazılık. Karar sizin :)

DEYRULZARAFAN MANASTIRI
Mardin'e 3-4 km uzaklıktaki Deyrü'zzafaran Manastırı 636 yıl boyunca dünya süryanilerinin Patriklik Merkezliğini yapmış, dolayısıyla hristiyan aleminde önemi büyük olan bir manastır.
Hristiyanlığı kabul etmeden önce Güneş Tapınağı olarak kullanılmış. Hatta mabedin sağ ve sol tarafında kurban sunulan kemerli bir bölüm yeralıyor. Merak ettiğim şey; güneşe tapmak için neden taş duvarların içine girmişler :) açık hava da daha net görünüyor :) Yapının en ilginç özelliği, tonlarca ağırlıktaki tavan taşlarının harçsız olarak birbirine kenetlenmiş halde duran geometrik yapıda olması. Üst resimde görüldüğü gibi.
Süryaniler tarihte hristiyanlığı kabul eden ilk topluluk olarak geçiyor. Nuh peygamberin oğlu Sam'ın soyundan gelen ve Aram adı verilen topluluğun devamı olan süryaniler, hristiyan Aramlar anlamına geliyor. Bu bakımdan Mardin'in ve süryanilerin hristiyan aleminde yeri oldukça fazla hatta ikinci Kudüs olarakta nitelendiriliyor.
Süryani Kadim Cemaatinin dini merkezlerinden olan manastırın içerisinde çeşitli kutsal eşyalarla birlikte 52 Süryani patriğinin mezarı da yer alıyor.

Manastır girişinde yeterli sayıda ziyaretçi toplanana kadar cafede bekleme imkanı da var. Manastırda eğitim alan Süryani rehberler eşliğinde manastır detaylı olarak gezdiriliyor.
Dünya çapında eşşiz bir manastır niteliğini taşıyan Deyruzzafaran Manastırı yerli yabancı turistler tarafından yoğun ilgiyle ziyaret ediliyor.

KASIMİYE MEDRESESİ

Artukoğulları döneminde başlandığı ve Akkoyunlular döneminde, Sultan Kasım tarafından 1487-1502 yılları arasında tamamlatıldığı kabul edilen Kasımiye Medresesi açık avlulu, tek veya iki eyvanlı şemaya bağlı olarak inşa edilmiş iki katlı, kesme taş ve tuğlanın bir arada kullanıldığı bir yapı.

Medrese duvarlarnda astronomi ve tıp bilimine ait simgeler mevcut. Medresenin havlusunda genişçe bir havuz yer alıyor havuzdan birkaç metre uzaklıkta bir çeşmeden akan su oluktan geçerek havuza ulaşıyor. İnsan yaşamını doğumdan ölümüne kadar anlatmak için felsefi bir yaklaşım ve mimariye ait bir düşünceyle tasarlanmış bir havuz. Geceleri yıldızların havuza yansımasıyla avluda astronomi dersleri veriliyor. Kasımiye medresesi değişik bir mimari ile tasarlanmış gün doğduktan sonra güneş batana kadar cephe önemli olmaksızın tüm derslikler güneş ışığından faydalanabiliyor. Dersliklerin kapı yüksekliği bir metreden biraz fazla. Bu yükseklik özellikle tercih edilmiş öğrenci hocasının huzuruna girerken başını eğsin, hürmette kusur etmesin diye.
İncik boncuk tezgahı açan kadınlar, kızlar ve çocuklar medrese önünde bir başka Mardin manzarası oluşturuyorlar. Turist kafilelerine satış yapma çabası içerisinde el emeklerini sergiliyorlar.

Bir sonraki post konusu, Midyat-Hasankeyf.

15 yorum:

antepası dedi ki...

Canım valla çok hoşuma gitti.Satır satır okudum,resimleri inceledim.Hep merak ettiğim yerler buraları.Öbür yazıyıda merakla bekliyorum.Ne kadar güzel yerlermiş buraları.

Adsız dedi ki...

Çok güzel bir yazı olmuş ve çektiğin resimler şahane.Gitmek isteyenler için referans sayılabilecek nitelikte aynı zamanda.Benimde en çok gitmek istediğim yerlerin başında geliyor.En kısa zamanda buraya bir gezi ayarlayacağım fena kıskandım seni :)

karakazan dedi ki...

Aymencigim döndün demek,tatildesin diye ugramiyordum.Harika yerler cekmisin ve görmüsün canim.Alttaki Antep görüntüleri de harika,hele baklava bayildim.
Yeni fotograflari bekliyorum.Hayirli cumalar canim.

selamlarimla.

xxx dedi ki...

Yine oturduğumuz yerden gezmiş gibi olduk, sağolasın Aymen.

Ben 14. fotoğrafı çok beğendim. Hayalimdeki bir yer. Zaten şu evdeki koltuklar eskisin, atıp mindere geçmek istiyorum. Ama insanlardan biraz çekiniyorum doğrusu. Pek alışılmış bir ev dekorasyonu değil çünkü. Biraz daha mütavazi bir görüntüsü oluyor sanki minderin, ben de onu seviyorum.

Görüşmek üzere.

ilham perisi dedi ki...

Çok güzel bir post ve de kıskandırıcı.Geçekten Mardinle ilgili çok şey öğrendim sayende.Harika bir müze dediğin gibi.
Özellikle otele hayran kaldım.ne kadar güzelmiş.Çok teşekkürler aymenciğim.Bizim yerimizede gez emi.

[ fiкяiмiи iиcє güℓü ] dedi ki...

Güzel Yurdumda nasıl gezilesi, görülesi yerler var. Bu tür gezi yazılarına -hele ki ehlinin kaleminden dökülmüş ise- bayılıyorum. Ne edeyim ben Paris'te, Roma'da, Amerika'da. Seviyorum her cefasıyla beraber gülümü. Ne kadar acıtırsa acıtsın dikeni.

Sevgiyle...

MOBIUS dedi ki...

Oturduğumuz yerden Mardin'i gezdirdiniz bize:)
Fotoğraflar çok güzel. Bence devamlı gezin,fotoğraflar eşliğinde sizin hoş yorumlarınızı okuyalım, gezi-blog olsun.
Bu arada ben de tam bilmiyorum ama Yezidiler'in güneşe tapmaları esnasında eğer başka bir dinden biri onları görürse diye(rükua varamıyorlar sanırım öyle olunca)taş duvarlar kalkan olmuş olmalı.
Mezopotamya'nın da kolayı var Aymen Hanım, kelime anlamı iki nehir arasındaki yer demek. Bu nehirler de Dicle ile Fırat :)

Murat Artan dedi ki...

harika fotolar,ben de gitmeden önce bir önkanı oldu şimdi,güzel oldu.

gerçekten harika bir atmosferi var gibi gözüküyor,doğunun mistik havasını her zaman özlemişimdir zaten. mesela Van da bu kadar tarih yoktur ama taşrasına çıksanız o atmosfer bambaşka bir şey,yaşamak lazım.

yemek dedi ki...

Ay Aymeeen, seninle birlikte biz de epey yer gezeceğe benziyoruz.:)
Anlatımın ve resimlerle insan oraları yaşıyor adeta. Ama gerçekten muhteşem bir yer. İnşallah bir gün sanaldan öte bir gezi yapmak nasip olur.

Diziler ve Aymen sağolsun memeleketi bize tanıtıyorlar.
Aslında Turizm Bakanlığı sana katkılarından dolayı ödül filan verse olur yani.:)

Sevgiler...

Goksu dedi ki...

Mukemmel olmus, ellerine saglik...

Su havuz var ya geceleri yildizlarin yansimasinin dustugu...dedim ne kadar zifiri karalik oluyorsa etraf, yildizin yansimasi dusuyor suya ...vay canina...

Adsız dedi ki...

Aymencim ne kadar harika yerler...:))

önce anneler günün kutlu olsun, sonra ben yazını tekrar şöyle bir dikkatli okuyayım...:))

sevgiler canım...

Adsız dedi ki...

Aymencim ne kadar harika yerler...:))

önce anneler günün kutlu olsun, sonra ben yazını tekrar şöyle bir dikkatli okuyayım...:))

sevgiler canım...

Adsız dedi ki...

Resimlere içim gitti, keşke yolum düşsede bende bu güzel yerleri görebilsem....:)) Gıpta etmedim desem yalan olur...:))

Anneler günü kutlu olsun....

Adsız dedi ki...

Deyruzzarafan değil, Deyru'l Zafaran:)

Aymen dedi ki...

adsız, haklısın. teşekkürler